Ormanlar, oksijen üretimini devam ettirmesi ve hava kirliliğini azaltması yanında bünyesinde barındırdığı canlı türleri ile ekosistem açısından, kendi kendini yenileyebilen son derece önemli bir doğal kaynaktır. Orman ağaçları karada yaşayan tüm bitkilerin ürettikleri oksijen miktarında %66’lık bir katılım payına sahip bulunmaktadır. Bu nedenle, ormanların tahribi, nefes alacak havanın yok edilmesi anlamına gelir. Yeryüzünü kapsayan ormanlarımız tahrip edildikçe, yakılıp yıkıldıkça kurulu bir düzen, ekosistemimiz yavaş yavaş yok olmaktadır.
Ormanların yok edilmesiyle birlikte ağaçların, ve bununla ilgili ekosistemlerin yok olması, oldukça endişe verici sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu ekosistemlerin sağladığı oksijen azalır. Sanayi atıklarının ve sera gazı emisyonlarının bu yok oluş nedeniyle yeterince soğurulamaması sonucunda, atmosfer ve doğal alanlar kirlilikten daha fazla etkilenir. Bu iki gelişmeye bağlı olarak tüm dünyada ciddi sağlık sorunları gündeme gelir. Bu ekosistemlere bağımlı diğer canlı türleri yok olma riski altına girer; tüm bunlar ekosistemin bir bütün olarak çöküşü anlamına gelir.
Ormanlar, karalar üzerinde yaşayan türlerin yarıdan fazlasına yaşanabilir bir ortam sunmanın yanı sıra, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır. Fakat bilinçsizce yok edilen ormanlar iklim değişikliğine ve sonucunda beraberinde getirdiği küresel ısınma, çölleşme ve biyolojik çeşitliliğin yok olması gibi sorunlara neden olmaktadır.
Yakılan ve yok edilen her orman dünyanın yavaş yavaş yok olması ve ekosistemin değişmesi demektir. Dünyamızın ve iklim koşullarının bizlere verdiği cevaplar bunu göstermektedir. Gelecek nesillere, güzel ve sağlıklı toplumlar, tertemiz bir dünya bırakmanın yolu, kurulu olan bu düzenin bilinçli veya bilinçsizce hiçbir çıkara dayanmadan tahrip edilmemesinden geçmektedir
Soru: Ormanların yok olmasının nedenleri nelerdir?
Cevap: Yeryüzünü kaplayan ormanlarımız dünyamızın yaşayan akciğerleridir. Ormanlar dünya nüfusunun ve dünyanın ayakta kalabilmesi için oksijen üreten, temiz hava sağlayan ağaçlarla ve çeşitli bitki örtüsü ile örtülü el değmemiş, geniş, bakir alanlardır.
Ülkemizde ve dünyada birçok bölgelerde orman yangınları oluşmakta. Bu orman yangınlarının birçoğu bilinçli bir şekilde insanlar tarafından çıkarılmakta, bir kısmı bilinçsizce, ihmal sonucu atılan bir sigara izmariti, piknik için yakılan ateşin tam olarak söndürülmemesinden, çiftçilerimizin yaktıkları anızın rüzgar etkisiyle etrafa yayılmasından, bir kısmı da güneşin o yakıcı ve kavurucu sıcağından, yıldırım gibi doğa olaylarından, köylere veya kasabalara verilen elektrik tellerinin rüzgarla veya herhangi bir nedenden dolayı kopmasından ve daha birçok nedeni bilinmeyen sebepten dolayı meydana gelmektedir.
Dünyamız hızla ilerleyen teknoloji sayesinde çölleşmeye doğru gitmektedir. Bir gün gelecek, ormanların tahrip edildiği topraklar kuruyacak, kurak olan topraklarda hiçbir canlı türü üremeyecek. Bu yüzden yağmur bulutları yağmur bırakmayacak yeryüzüne. Kuraklıktan dolayı bir gün ne yiyecek bir şeyler, ne de içecek su bulabileceğiz bu gidişle bakir alanları yok ederek.
İlerleyen teknoloji ile ormanlarımız teknolojinin getirdikleriyle birlikte birçok yönden tahrip edilmektedir. Bu tahrip sebeplerinin başında bilinçli olarak ormanlık alanların işgal edilmesi ile ağaçların kesilip tarla olarak kullanılmasıdır. Boş başka alanlar var iken villa ve evler yapılmak amacıyla ormanlık alanların tahrip edilmesi. Ormanlık alanın yakınlarından geçen yol var iken gereksiz yere ormanın tahrip edilip yol açılması.
Gelişen sanayileşme ile birçok ağacın mobilya üretimi için ve inşaatlarda kullanılmak amacıyla gereksiz yere kesilmesi. Üstelik yerine fidan dikilmeden kesilen ağaçlar. Ekilen fidanların bakılmaması.
Oysaki yeryüzünü kapsayan ormanlarımız tahrip edildikçe, yakılıp yıkıldıkça kurulu bir düzen, ekosistemimiz yavaş yavaş yok olmaktadır. Bazı insanlar bunun sebebini gelişen teknolojiye her ne kadar bağlasalar da, burada çıkar ve amaç önde gelmektedir.
Ormanlarımız tahrip oldukça toprak kaymaları meydana gelmekte. Oysaki erozyon birçok toprakta ormanlık ve ağaçlık alanların yok olmasından kaynaklanmaktadır. Topraklarımızın içerisinde birçok besini ve minerali barındıran canlı ve mikroorganizmalar yok olmaktadır. Böylece topraklarımız verimliliğini kaybetmektedir.
Oysaki dünyada var olan bütün ormanlık alanların bünyelerinde birçok değişik türde hayvan, çiçek ve böcek barınmaktadır. Yanan ve tahrip edilen her orman, dünyamızın geleceği için yaşayan damarlarından birinin kuruması demektir. Düşünün ki, damarlarımızda dolaşan kanda, oksijen oranı az ise bir müddet sonra nefes almamız güçleşir ve bazı hastalıklar ortaya çıkar. Eğer tedavi edilmez ise bu oksijen yetersizliği, insan vücudundaki damarlarda tahribata sebep olur. Sonuçta kangrene çevirir. Kangren olmuş bir vücut, bir organını kaybetmiş demektir. Yakılan ve yok edilen her orman dünyanın yavaş yavaş yok olması ve ekosistemin değişmesi demektir. Dünyamızın ve iklim koşullarının bizlere verdiği cevaplar bunu göstermektedir. Gelecek nesiller, güzel ve sağlıklı toplumlar diyoruz. Oysaki gelecek nesile tertemiz bir dünya bırakmanın yolu, kurulu olan bu düzenin bilinçli veya bilinçsizce hiçbir çıkara dayanmadan tahrip edilmemesinden geçmektedir.
Bugün dünyada susuzluktan, ormanlık alanların azlığından veya yokluğundan bozkıra dönüşen ülkeler yok mu? Bu ülkelerde yaşayan insanların birçoğu ormanlık alanlara kaçmaktalar. Ülkemiz ve dünya adına kendi ülkemizdeki ormanlık alanları yok ederek başka ormanlık alanları tercih eden ülkeler arasına girmeyelim. Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir dünya istiyorsak ormanlarımıza sahip çıkalım.
Ülkemizde ve dünyada birçok bölgelerde orman yangınları oluşmakta. Bu orman yangınlarının birçoğu bilinçli bir şekilde insanlar tarafından çıkarılmakta, bir kısmı bilinçsizce, ihmal sonucu atılan bir sigara izmariti, piknik için yakılan ateşin tam olarak söndürülmemesinden, çiftçilerimizin yaktıkları anızın rüzgar etkisiyle etrafa yayılmasından, bir kısmı da güneşin o yakıcı ve kavurucu sıcağından, yıldırım gibi doğa olaylarından, köylere veya kasabalara verilen elektrik tellerinin rüzgarla veya herhangi bir nedenden dolayı kopmasından ve daha birçok nedeni bilinmeyen sebepten dolayı meydana gelmektedir.
Dünyamız hızla ilerleyen teknoloji sayesinde çölleşmeye doğru gitmektedir. Bir gün gelecek, ormanların tahrip edildiği topraklar kuruyacak, kurak olan topraklarda hiçbir canlı türü üremeyecek. Bu yüzden yağmur bulutları yağmur bırakmayacak yeryüzüne. Kuraklıktan dolayı bir gün ne yiyecek bir şeyler, ne de içecek su bulabileceğiz bu gidişle bakir alanları yok ederek.
İlerleyen teknoloji ile ormanlarımız teknolojinin getirdikleriyle birlikte birçok yönden tahrip edilmektedir. Bu tahrip sebeplerinin başında bilinçli olarak ormanlık alanların işgal edilmesi ile ağaçların kesilip tarla olarak kullanılmasıdır. Boş başka alanlar var iken villa ve evler yapılmak amacıyla ormanlık alanların tahrip edilmesi. Ormanlık alanın yakınlarından geçen yol var iken gereksiz yere ormanın tahrip edilip yol açılması.
Gelişen sanayileşme ile birçok ağacın mobilya üretimi için ve inşaatlarda kullanılmak amacıyla gereksiz yere kesilmesi. Üstelik yerine fidan dikilmeden kesilen ağaçlar. Ekilen fidanların bakılmaması.
Oysaki yeryüzünü kapsayan ormanlarımız tahrip edildikçe, yakılıp yıkıldıkça kurulu bir düzen, ekosistemimiz yavaş yavaş yok olmaktadır. Bazı insanlar bunun sebebini gelişen teknolojiye her ne kadar bağlasalar da, burada çıkar ve amaç önde gelmektedir.
Ormanlarımız tahrip oldukça toprak kaymaları meydana gelmekte. Oysaki erozyon birçok toprakta ormanlık ve ağaçlık alanların yok olmasından kaynaklanmaktadır. Topraklarımızın içerisinde birçok besini ve minerali barındıran canlı ve mikroorganizmalar yok olmaktadır. Böylece topraklarımız verimliliğini kaybetmektedir.
Oysaki dünyada var olan bütün ormanlık alanların bünyelerinde birçok değişik türde hayvan, çiçek ve böcek barınmaktadır. Yanan ve tahrip edilen her orman, dünyamızın geleceği için yaşayan damarlarından birinin kuruması demektir. Düşünün ki, damarlarımızda dolaşan kanda, oksijen oranı az ise bir müddet sonra nefes almamız güçleşir ve bazı hastalıklar ortaya çıkar. Eğer tedavi edilmez ise bu oksijen yetersizliği, insan vücudundaki damarlarda tahribata sebep olur. Sonuçta kangrene çevirir. Kangren olmuş bir vücut, bir organını kaybetmiş demektir. Yakılan ve yok edilen her orman dünyanın yavaş yavaş yok olması ve ekosistemin değişmesi demektir. Dünyamızın ve iklim koşullarının bizlere verdiği cevaplar bunu göstermektedir. Gelecek nesiller, güzel ve sağlıklı toplumlar diyoruz. Oysaki gelecek nesile tertemiz bir dünya bırakmanın yolu, kurulu olan bu düzenin bilinçli veya bilinçsizce hiçbir çıkara dayanmadan tahrip edilmemesinden geçmektedir.
Bugün dünyada susuzluktan, ormanlık alanların azlığından veya yokluğundan bozkıra dönüşen ülkeler yok mu? Bu ülkelerde yaşayan insanların birçoğu ormanlık alanlara kaçmaktalar. Ülkemiz ve dünya adına kendi ülkemizdeki ormanlık alanları yok ederek başka ormanlık alanları tercih eden ülkeler arasına girmeyelim. Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir dünya istiyorsak ormanlarımıza sahip çıkalım.
Tags:
9.SINIF KONU ANLATIM