Canlı ve cansız varlıkları en ince ayrıntılarına kadar anlatma sanatına tasvir (betimleme) denir. Çevremizde gördüğümüz her şey betimlenebilir. Betimleyici anlatımın genel özelliklerinden bazıları şunlardır:
Betimlemelerde görsellik vardır. Genellikle görülen varlıklar betimlenir.
Betimlemelerde görmenin dışında koklama, tatma, duyma, dokunma gibi diğer duyulardan da yararlanılabilir.
Betimleyici anlatımın kullanıldığı yazılarda niteleyici sözcüklere sıkça rastlanılır.
Betimleyici anlatımı kullanan bir yazar ayrıntılara çok dikkat eder ve varlıkları birbirlerinden ayıran özelliklere bolca yer verir.
Örnek:
“Çoban Mehmet ile evlenecek olan Zehra, insanın rüyasına girse korkutacak kadar acayip bir mahluk, bir nevi delidir. Kına renginde çalı gibi sert, karmakarışık saçları, balmumu gibi renksiz yüzünde yine o renkte çilleri, daracık alnı ile bir hizada korkunç gözleri vardır.” Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu
Betimlemeler içeriklerine göre kendi içinde türlere ayrılır.
a. İzlenimsel (Sanatsal) Betimleme
Edebi eserlerde okuru etkilemek, okuyanda güzellik hissi uyandırmak için yapılan betimlemelere izlenimsel (sanatsal) betimleme denir. Bu betimlemede varlıkların nitelikleri, bu niteliklerin duyularımız üzerinde uyandırdığı izlenimler belirtilir.
İzlenimsel betimlemede, düşüncelerimize görünürlük kazandırma, anlatımı renklendirme, okuyucunun hayal gücünü kamçılama amaçlanır. İzlenimsel betimlemede özel ayrıntılar üzerinde durulur. Ayrıntılar arasından seçme yapılıp en belirleyicisi öne çıkarılır. Bilgiler duyusal, izlenimsel bir sıra içinde, kişisel yorum yapılarak verilir.
Örnek:
"Tarla, baştanbaşa insan ve tınazlarla örtülüydü. Sık, yüksek boylu çavdar tarlasının biçilmiş bölümlerinde orakçı kadının sırtı; demet yaparken, parmakları arasında sallanan başaklar; çocuğunun gölgedeki beşiğine eğilen kadın ve peygamber çiçekleriyle örtülü tarlada toplanmış ekin demetleri görünüyordu. Öte yanda, ceketsiz, gömlekli köylüler, kızışmış kuru tarlada toz kaldırarak, araba üstünde ayakta durarak demetleri yerleştiriyorlardı."
b. Ruhsal Betimleme
Bir kimsenin, bir şeyin yazılı olarak betimlenmesidir. İnsanların duygularını, düşüncelerini, beğenilerini, tutkularını, alışkanlıklarını kusurlarını… tanıtan betimlemedir. Bu betimlemede kişinin iç dünyasından söz edilir. Görsellikten çok, sezginin ağır bastığı bu betimlemeler sadece insanlara özgüdür.
Örnek:
"Büyükannemin odasında öfkeli, kıpkırmızı yüzünden siniri bozuk olduğu anlaşılan bir oda hizmetçisi vardı. Sinirinden olsa gerek başını, gözünü oynatıp duruyor, sıkıntısını ve öfkesini yüzünde belli ediyordu. Bir an önce işini bitirip odadan çıkmak ister gibi bir hâli vardı."
c. Fiziksel Betimleme
Kişinin; boyu, ağırlığı, göz rengi, saçları, vücut yapısı, konuşma biçimiyle anlatıldığı betimlemedir. Fiziksel betimlemede kişinin belirgin, çarpıcı özellikleri kalın çizgilerle gözlemden yararlanılarak anlatılır. Burada amaç, fiziksel betimlemesi yapılan kişiyi sözcüklerle âdeta resim çizerek okurun gözünde canlandırmaktadır. Bu tür betimlemede yazar nesnel olabileceği gibi gözlemlerine duygularını da katabilir.
Örnek:
"İki küçük kız dar bir sokakta buluşmuşlardı. Kızlardan biri çok küçüktü, diğeri ise azıcık ondan büyükçe. Anneleri her ikisine de yeni elbiseler giydirmişti. Küçük olan mavi bir elbise giyiyordu, öbürü ise sarı basmadan bir elbise. Her ikisinin de başında kırmızı eşarp vardı."
d. Açıklayıcı Betimleme
Okura bilgi vermek amacıyla genel ayrıntılar üzerinde durularak yazılan betimlemedir. Ayrıntılar yansız olarak, olduğu gibi fotoğrafsal bir gerçeklikle, kişisel duygu ve düşünceler katılmadan verilir. Asıl amaç, sanat yapmak değil, bir konu hakkında bilgi vermektir. Yazar, herkesin görebileceği nesnel gerçekle ilgilenir. Bir mimari yapı, yeryüzü şekilleri, beynin çalışma sistemi gibi konularda yapılan betimlemeler bu türdendir.
Örnek:
"Penguenler, uçamayan, dimdik durabilen, perde ayaklı deniz kuşlarıdır. Tüyleri kuş tüylerine hiç benzemez. Sırtları siyah veya gri, karın kısımları beyaz ince pulsu tüylerle örtülüdür. Türler birbirinden, başlarındaki renkli tüyleriyle ayrılır. Kuyruklan kısa ve ayakları vücutlarının gerisinde olduğundan rahatlıkla dimdik ayakta durabilirler."
e. Simgesel Betimleme
Bir kavramı veya varlığı, okurun yorumu ile ulaşacağı şekilde betimlemedir.
AT
Bin gemle bağlanan yağız at şaha kalkıyor
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Son macerayı dinlememiş varsa anlatın;
Ram etmek isteyenler o mağrur, asil atın
Beyhudedir, her uzvuna bir halka bulsa da;
Boştur, köpüklü ağzına gemler vurulsa da…
Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri
Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri!
Son şanlı macerasını tarihe anlatın:
Zincir içinde bağlı duran kahraman atın
Faruk Nafiz Çamlıbel, “At” başlıklı şiirinde simgesel betimleme yapmıştır. Burada şair, “at” sembolü ile Türk milletini ve onun esaretten kurtuluş mücadelesini betimleyerek anlatmıştır.
Betimlemede Duyulardan Yararlanma
Betimleyici anlatım, temelde duyulara dayanır. Betimlemede betimlenen varlık ya da nesnenin durumuna göre bir ya da daha çok duyuyla ilgili ayrıntıdan yararlanılır. Bir betimlemede görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama gibi farklı duyularla algılanan ayrıntılar yer alabilir.
Örnek:
"Boğaziçi’nin Anadolu yakasındaki tenha, bayır ve yarı karanlık köylerin birinde hırçın bir kış akşamıydı. Tarladan köye yürüyerek geliyorduk. Yağmur iri taneler halinde yağıyordu. Rüzgâr uğultuyla esiyor, bizi üşütüyordu. Eserken yağmur, tanelerini etrafa saçıyor, bizi ve her tarafı öyle sırılsıklam ediyordu."
Tags:
10.SINIF KONU ANLATIM