Günümüzde kullanılan sınıflandırma sistemi başta Linnaeus olmak üzere Aristo, John Ray ve Buffon’un yaklaşımları ile bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler ışığında yenilenmiştir. Tarih boyunca yeni sınıflandırma sistemleri, bulunan yeni canlı türlerinin sınıflandırılmasında o gün kullanılan sınıflandırma sisteminin yetersiz kalması ya da canlılar hakkında elde ettiğimiz yeni bilgiler nedeniyle geliştirilmiştir. Değişimin diğer bir sebebi ise, canlılar hakkında artan bilgilerimizin onların sınıflandırılması ile ilgili düşüncelerimizi değiştirmesidir. Örneğin canlıların genetik haritalarının belirlenmeye başlamasıyla günümüz sınıflandırılması en güncel hâliyle tekrardan yapılandırılmaktadır. Yeni canlı türlerinin keşfi veya doğa hakkındaki bilgilerimizin gelişimi ile belki de ilerleyen zamanlarda, bugün kullandığımız sınıflandırma sistemi de değişime uğrayacaktır.
Bugün kullandığımız sınıflandırma sistemine, Linnaeus’un belirlediği hiyerarşik sınıflandırma modeline ek olarak iki takson daha eklenmiştir. Linnaeus’un sınıflandırmasına eklenen, şube ve familya taksonlarıdır. Günümüzde kullanılan sınıflandırmada, bu taksonların belirlenmesi ve canlıların hangi taksona yerleştirileceği bir takım kriterlere göre belirlenmektedir. Bu kriterler arasında canlıların fiziksel yapıları, üreme davranışları, coğrafi dağılımları, kromozomları ve biyokimyasal yapıları arasındaki benzerlikler dikkate alınmaktadır. Örneğin üreme davranışı benzerliklerine göre yapılan sınıflandırmada fiziksel yapı olarak benzerlik gösteren
ve aynı coğrafyada yaşayan iki farklı kurbağa türü çiftleşme dönemlerinde dişilerini etkilemek adına farklı sesler çıkarırlar. Bu nedenle bu kurbağalar farklı türler olarak tanımlanmıştır
Sınıflandırma ile uğraşan bir bilim insanı sınıflandırma yapmak için canlılara ait bilinen özelliklerin tanımlandığı bir tayin anahtarı kullanır. Siz de bir bitkiyi, bu bitkinin fiziksel özelliklerinden yararlanılarak oluşturulmuş bir tayin anahtarı yardımıyla teşhis edebilir ve en uygun gruba yerleştirebilirsiniz.
Çamgiller (Pinaceae) familyasının Türkiye’de bulunan cinslerinin tayin anahtarı
1. Olgun yapraklar kısa sürgünler üzerinde, halka veya demet şeklinde 2-5 veya çok yapraklı
2. Yapraklar 2-5 tane tabanlarında bir kılıfla çevrili………………….Çam
2. Yapraklar halka şeklinde dizili çok sayı da, tabanlarında kılıf yok ……………….Sedir
1. Olgun yapraklar uzun sürgünler üzerinde helezon şeklinde dizili ve çok sayıda
3. Kozalaklar dar dik; olgunlaştığına pullar düşer ve yalnız eksen kalır …………………….Göknar
3. Kozalaklar dar aşağı sarkık duruşlu; kozalağın tümü düşer …………………Ladin
Ülkemizde çam olarak bilinen Pinus cinsine ait türlerin tayin anahtarı
1. Tomurcuklar reçinesiz; yapraklar yumuşak, kolay bükülebilir ve açık yeşil
2. Bitkinin taç kısmı şemsiyemsi ve düzensiz; tohumlar kanatsız ……………………Fıstık Çamı
2. Bitkinin taç kısmı şemsiyemsi değil; tohumlar kanatsız ………………………
3. Kozalaklar dar belirgin şekilde saplı ve aşağı sarkık duruşlu ………………………Halep Çamı
3. Kozalaklar hemen hemen sapsız ve yatay duruşlu ………………………….Kızıl Çam
1. Tomurcuklar reçineli, yapraklar sert kolay bükülmez, donuk ye şil veya koyu yeşil
4. Genç sürgünler kırmızımsı; yapraklar donuk yeşil, kıvrılmış; kozalaklar aşağı sarkık………Sarı Çam
4. Genç sürgünler siyahımsı; yapraklar koyu yeşil, kıvrık değil; kozalaklar dik ve yükselici…….Kara Çam
Canlıların sahip oldukları kromozom sayıları ve yapıları sınıflandırmada bilim insanlarına yardımcı olan özelliklerdendir. Örneğin karnabahar, lahana ve brokoli bitkileri farklı görünmelerine rağmen, bu bitkiler aynı türe ait çeşitlerdir. Eski sınıflandırma sistemlerinde, görünümlerinden kaynaklanan farklılıktan dolayı farklı gruplara yerleştirilen bu bitkilerin günümüzde, teknik gelişmelerin de yardımıyla aynı türler oldukları anlaşılmıştır. Ancak bazen birbirinden tamamen farklı iki canlının kromozom sayıları aynı olabilir. Örneğin
hem insanın hem de bir balık türü olan Moli Balığının 46 kromozomu vardır.
Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile bütün canlıların DNA dizilerinin belirlenmesi mümkün hâle gelmiştir. Günümüzde canlıların DNA dizilerinin belirlenmesi sınıflandırmanın en güçlü ve en güvenilir yoludur. Aynı taksonda yer alan canlıların DNA dizileri arasındaki benzerlik, diğer taksonlardaki canlılar ile gösterdikleri benzerliğe oranla çok daha fazladır. Örneğin dev pandalar ve küçük (kızıl) pandalar arasındaki DNA
dizilerine bakıldığında farklılıklar gözlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda dev pandaların kızıl pandalarla değil, ayılarla benzerliklerinin daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Türden âleme gidildikçe canlı sayısı artarken benzerlikler azalmaktadır. Sınıflandırma sisteminde en altta bulunan takson seviyelerinde bulunan benzerlikler en yakınken yukarı doğru çıkıldıkça benzerlikler azalır. Örneğin şube seviyesinde bozkurt ile yunus aynı gruptadır. Türe doğru inildikçe bu canlılar birbirlerinden ayrılır
Bugün kullandığımız sınıflandırma sistemine, Linnaeus’un belirlediği hiyerarşik sınıflandırma modeline ek olarak iki takson daha eklenmiştir. Linnaeus’un sınıflandırmasına eklenen, şube ve familya taksonlarıdır. Günümüzde kullanılan sınıflandırmada, bu taksonların belirlenmesi ve canlıların hangi taksona yerleştirileceği bir takım kriterlere göre belirlenmektedir. Bu kriterler arasında canlıların fiziksel yapıları, üreme davranışları, coğrafi dağılımları, kromozomları ve biyokimyasal yapıları arasındaki benzerlikler dikkate alınmaktadır. Örneğin üreme davranışı benzerliklerine göre yapılan sınıflandırmada fiziksel yapı olarak benzerlik gösteren
ve aynı coğrafyada yaşayan iki farklı kurbağa türü çiftleşme dönemlerinde dişilerini etkilemek adına farklı sesler çıkarırlar. Bu nedenle bu kurbağalar farklı türler olarak tanımlanmıştır
Sınıflandırma ile uğraşan bir bilim insanı sınıflandırma yapmak için canlılara ait bilinen özelliklerin tanımlandığı bir tayin anahtarı kullanır. Siz de bir bitkiyi, bu bitkinin fiziksel özelliklerinden yararlanılarak oluşturulmuş bir tayin anahtarı yardımıyla teşhis edebilir ve en uygun gruba yerleştirebilirsiniz.
Çamgiller (Pinaceae) familyasının Türkiye’de bulunan cinslerinin tayin anahtarı
1. Olgun yapraklar kısa sürgünler üzerinde, halka veya demet şeklinde 2-5 veya çok yapraklı
2. Yapraklar 2-5 tane tabanlarında bir kılıfla çevrili………………….Çam
2. Yapraklar halka şeklinde dizili çok sayı da, tabanlarında kılıf yok ……………….Sedir
1. Olgun yapraklar uzun sürgünler üzerinde helezon şeklinde dizili ve çok sayıda
3. Kozalaklar dar dik; olgunlaştığına pullar düşer ve yalnız eksen kalır …………………….Göknar
3. Kozalaklar dar aşağı sarkık duruşlu; kozalağın tümü düşer …………………Ladin
Ülkemizde çam olarak bilinen Pinus cinsine ait türlerin tayin anahtarı
1. Tomurcuklar reçinesiz; yapraklar yumuşak, kolay bükülebilir ve açık yeşil
2. Bitkinin taç kısmı şemsiyemsi ve düzensiz; tohumlar kanatsız ……………………Fıstık Çamı
2. Bitkinin taç kısmı şemsiyemsi değil; tohumlar kanatsız ………………………
3. Kozalaklar dar belirgin şekilde saplı ve aşağı sarkık duruşlu ………………………Halep Çamı
3. Kozalaklar hemen hemen sapsız ve yatay duruşlu ………………………….Kızıl Çam
1. Tomurcuklar reçineli, yapraklar sert kolay bükülmez, donuk ye şil veya koyu yeşil
4. Genç sürgünler kırmızımsı; yapraklar donuk yeşil, kıvrılmış; kozalaklar aşağı sarkık………Sarı Çam
4. Genç sürgünler siyahımsı; yapraklar koyu yeşil, kıvrık değil; kozalaklar dik ve yükselici…….Kara Çam
Canlıların sahip oldukları kromozom sayıları ve yapıları sınıflandırmada bilim insanlarına yardımcı olan özelliklerdendir. Örneğin karnabahar, lahana ve brokoli bitkileri farklı görünmelerine rağmen, bu bitkiler aynı türe ait çeşitlerdir. Eski sınıflandırma sistemlerinde, görünümlerinden kaynaklanan farklılıktan dolayı farklı gruplara yerleştirilen bu bitkilerin günümüzde, teknik gelişmelerin de yardımıyla aynı türler oldukları anlaşılmıştır. Ancak bazen birbirinden tamamen farklı iki canlının kromozom sayıları aynı olabilir. Örneğin
hem insanın hem de bir balık türü olan Moli Balığının 46 kromozomu vardır.
Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile bütün canlıların DNA dizilerinin belirlenmesi mümkün hâle gelmiştir. Günümüzde canlıların DNA dizilerinin belirlenmesi sınıflandırmanın en güçlü ve en güvenilir yoludur. Aynı taksonda yer alan canlıların DNA dizileri arasındaki benzerlik, diğer taksonlardaki canlılar ile gösterdikleri benzerliğe oranla çok daha fazladır. Örneğin dev pandalar ve küçük (kızıl) pandalar arasındaki DNA
dizilerine bakıldığında farklılıklar gözlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda dev pandaların kızıl pandalarla değil, ayılarla benzerliklerinin daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Türden âleme gidildikçe canlı sayısı artarken benzerlikler azalmaktadır. Sınıflandırma sisteminde en altta bulunan takson seviyelerinde bulunan benzerlikler en yakınken yukarı doğru çıkıldıkça benzerlikler azalır. Örneğin şube seviyesinde bozkurt ile yunus aynı gruptadır. Türe doğru inildikçe bu canlılar birbirlerinden ayrılır
Tags:
9.SINIF KONU ANLATIM