Koku alma organı olan burun, kemik ve kıkırdaktan yapılmıştır.Burun boşluğu, sapan kemiği ve buna bağlı kıkırdak bir perde ile iki bölmeye ayrılır.Bu bölmeler burun delikleri ile dışa açılırken diğer taraftan yutağa bağlanır.Burun deliklerinin iç kenarları kıllarla örtülüdür. Kıllar, havanın süzülmesini sağlar.Burun boşluğunun üst kısmında , her iki tarafta koku reseptörlerinin yer aldığı sarı bölge bulunur. Bu bölgedeki koku reseptörlerinin her biri özelleşmiş sinir hücresidir.Bu hücrelerinin genişlemiş dendritlerine koku çomakçıları denir.Koku çomakçılarının uçlrında siller vardır.
Koku reseptörleri beyindeki koku soğancığında bulunan birinci beyin siniri ile ilişkilidir.Bu yüzden kokunun algılanması sadece koku reseptörlerinin bulunduğu sarı bölgede gerçekleşir.
Sarı bölgenin üst kısmında mukus üreten destek hücreleri yer alır.Mukus, burun boşluğunun nemli kalmasını sağlayarak alınan havayı nemlendirir.Burun içindeki, yüzeye yakın damarlar havanın ısıtılmasında rol oynar.
Burun boşluğunun çok fazla ya da çok az nemli olması, koku reseptörlerinin uyarılmasını önlediğinden kokular tam olarak algılanamaz.Bu durum nezle olduğumuzda ya da kuru havada koku duyumuzun azalmasına neden olur.
Mukusta çözünen kimyasal maddeler sarı bölgedeki koku reseptörlerinde impuls oluşturur.Bu impulslar koku soğancığındaki sinirlerle beyindeki koku alma merkezine iletilerek değerlendirilir.Koku sinirleri ile taşınan impulslar diye duyu organlarından çıkan sinirlerden farklı olarak talamusa uğramadan doğrudan beyindeki koku merkezine iletilir.
İnsanlar binlerce kokuyu ayırt edebilir.Fakat tat duyusundaki gibi değişik kokuları sınıflandırmak mümkün değildir.Koku alma duyusu çabuk yorulur.Bu yorulma sadece belirli bir süre alınan aynı koku için geçerlidir. Ortama değişik koku verildiğinde hemen ayırt edilebilir.
Tags:
BİYOLOJİ KARIŞIK