Canlılarda Beslenme Şekilleri

Yeryüzünün ilk enerji kaynağı güneştir. Bu enerji ototrof olan yeşil bitki taralından tutularak organik besinler deki kimyasal enerjiye dönüştürülür.
      Bütün canlılar organik besinleri parçalayarak elde ettikleri bu kimyasal enerjiyi kullanırlar. Üç canlı grubundan biri olmasaydı besin ve gaz devri tamamlanamaz ve hayat devam etmezdi.
A. BESLENME ŞEKİLLERİ
Canlılar beslenme şekillerine göre; ototrof, heterotrof ve hem ototrof hem heterotrof olmak üzere 3 grupta incelenir
I. OTOTROF BESLENME
Kendi besinlerini üretme ve depo edebilme yeteneğine sahiplerdir. İnorganik maddelerden organik besin sentezi ya­pabilen bu canlılara "ototrof" veya "üretici canlılar" denir.

ÖNEMLİ : Her iki grup canlılar şu üç olayı ortak olarak ger­çekleştirebilirler:
1. Organik maddelerin inorganik maddelere dönüş­türülmesi (örnek: solunum).
2. Küçük organik maddelerden, büyük organik mad­delerin sentezinin yapılması (örnek: protein sen­tezi).
3. Büyük organik maddeerin, küçük organik mad­delere dönüştürülmesi (örnek: sindirim).


* Ototrof canlılar, besin sentezi sırasında ihtiyaç duydukları enerjinin kaynağına göre 2’ye ayrılırlar:
1. Işık enerjisini kullananlara Fotosentetik ototrof.
2. İnorganik maddeleri oksitleyenlere kemosentetik ototrof canlılar denir.

1- Fotosentetik ototroflar
Besin sentezi sırasında enerji kaynağı olarak ışık enerji­sini kullanan canlılara "fotosentetik ototroflar" denir.

Işık enerjisi varlığında, inorganik maddelerden organik besin sentezlenmesine "fotosentez" denir. Bazı bakteriler, mavi-yeşil algler, öglena ve yeşil bitkiler fotosentez yapabi­len ototrof canlılardır. Bu canlılar, ışık enerjisini organik be­sinlerdeki kimyasal bağ enerjisine dönüştürür.

a) Yeşil bitki  fotosentezi :
• Fotosentez yapar
• Fotosentezinde ışık enerjisi ve C02 kullanılır
• Hidrojen kaynağı olarak H2O kullanılır
• 02 açığa çıkarır
•Glikoz sentezler
• Kloroplast taşırlar

b) Bakteri Fotosentezi:

 • Fotosentez yapar
• Fotosentezinde ışık enerjisi ve C02 kullanılır
• Hidrojen kaynağı olarak H2veya H2S kullanılır
• 02 çıkarmazlar
• Glikoz sentezler
• Klorofil taşırlar
UYARI: Fotosentetik bu bakteriler aynı zamanda anaerobik özellik gösterirler.

UNUTMA: Bazı fotosentetik bakteriler, hidrojen kaynağı olarak H2O yerine H2S veya H2gazı kullanırlar. Bu nedenle, bu bakteri­lerin yaptığı fotosentez olayı sonucu O2 oluşmaz.


Fotosentez yapan bitkilerle, fotosentez yapan bakterilerin karşılaştırılması
a) Ortak Özellikler
. CO2 kullanma
. Güneş ışığını kullanma
. Klorofil kullanma
. Bir hidrojen kaynağı kullanma
. Olay sonunda suyun açığa çıkması
. Enzim kullanma

b) Farklı Özellikler
BİTKİ
. H20 (elektron ve hidrojen kaynağı olarak) kullanırlar.
. 02 çıkar.
. Klorofil kloroplasttadır.

BAKTERİ
. H2S veya H2kullanırlar
. S çıkar ya da gaz çıkmaz.
. Klorofil sitoplazmadadır
2. Kemosentetik Ototroflar
• Klorofilleri olmadığı için güneş enerjisini kullanama­yan, inorganik maddeleri oksitleyerek elde ettiği kimyasal enerji ile inorganik maddelerden organik madde sentezini gerçekleştiren canlılardır.
Örnek: Demir, nitrit, nitrat, kükürt bakterilerdir.
• Oksidasyon tepkimelerindeki enerjiyi ATP’ye çevirirler.
• Işık kullanılmadan inorganik maddeden organik madde sentezleyen canlılardır.
• ATP kullanılarak C02 ve H2O birleştirilip glikoz (C6H12O6elde edilir
• H2O kullanır
• 02 açığa çıkarır. Fakat doğaya vermezler, oksitlemede kullanırlar.
• Gıikoz sentezler.
• Plastid taşımazlar.

 Bu bakteriler yukarıda verildiği gibi besin sentezi için
gerekli enerjiyi, a reaksiyonu ile elde ettikten sonra altta ve­rilen b reaksiyonunu gerçekleştirerek besinlerini sentezler­Ier.

UNUTMA:kemofosforilasyonla üretilen ATP kullanılarak organik besinler sentezlenir. O2açığa çıkar. Fakat O2 doğaya verilmez, yeni inorganik maddeleri oksitlemede kullanılır.


Fotosentez ile Kemosentez yapanların karşılaştırılması
a) Ortak Özellikler
I. CO2 kullanma
II. inorganik maddelerden organik madde sentezle­me
III. Reaksiyon sonunda su çıkarma
IV. Enerji ve bir hidrojen-elektron kaynağına ihtiyaç duyma (bu kaynaklar farklı olabilir).



b) Farklı özellikler
Fotosentez yapanlar
I. Güneş ışığı kullanırlar.
II. inorganik maddeleri oksitlemezler.
III. Klorofilleri vardır

Kemosentez yapanlar
I. Kimyasal enerji kullanırlar.
II. inorganik maddeleri oksitlerler.
III. Klorofilleri yoktur.

UYARI:
 Bütün ototroflar
- Organik besin üretir  
- CO2 indirgemesi , CO2 özümlemesi  ve CO2   Kullanır



II. HETEROTROF BESLENME
Kendi besinlerini üretemeyip dış ortamdan hazır olarak alan canlılara "heterotrof" veya "tüketici canlılar" denir. Besinlerini alma biçimlerine göre 3 grupta incelenirler.
 1. HOLOZOİK CANLILAR
• Sindirim, kas ve duyu sistemleri çok iyi gelişmiştir.
• Besinlerini katı parçacıklar halinde alırlar.
1. Holozoik Beslenme
Besinlerini dış ortamdan katı ve büyük parçalar şeklinde alan canlılara "holozoik canlılar" denir. Bu canlılar, besini aramak, bulmak, yakalamak ve sindirmek zorundadır. Bu nedenle, bu canlıların duyu organları, sinir, kas ve sindirim sistemleri iyi gelişmiştir. Holozoik canlılar, kullandıkları besin çeşidine göre 3 grupta incelenir.

a. Otçul (Herbivor) Canlılar: Bitkisel kaynaklı besinlerle beslenirler. Bu canlıların sindirim kanallarında selülozun sin­dirimi için gerekli olan selülaz enzimini sentezleyen simbiyo-tik bakteriler vardır. Koyun, keçi, inek gibi canlılar otçul can­lılara örnek olarak verilebilir.

UYARI: Otçul canlıların; azı dişleri, bağırsakları ve mide­leri diğer canlılara göre daha fazla gelişmiştir.

b. Etçil (Karnivor) Canlılar: Hayvansal besinlerle beslenirler. Köpek dişleri iyi gelişmiş olup diş yapıları eti parça­lamaya uygundur. Sindirim kanalları otçul canlılara göre da­ha kısadır. Bazı kuş türleri ve kemirgenler bu canlılara örnek olarak verilebilir.

c. Hem Etçil Hem Otçul (Omnivor) Canlılar:
Hem bitkisel hem de hayvansal besinlerle beslenirler. Bazı balıklar, bazı kuşlar, ayı, domuz ve insan bu canlılara örnek olarak verilebilir.

2. BİRLİKTE YAŞAM (SİMBİYAZİS)
Canlılar besin elde etmek yada yaşama şansını artırmak için birbirleri üzerinde, birlikte veya biri diğerinin içinde yaşar. Bazı birliktelikler zararlı, bazıları faydalıdır.


a. Yararlı Birlikler : Bu ortak yaşam şeklinde zarar           gören yoktur.
I. Kommensalizm : Ortak yaşayan canlılardan biri yarar görürken, diğeri ne yarar, ne zarar görür. (+, 0)­

=> Köpek balığının parçaladığı balıktan kalan kı­rıntıları yiyen başka bir balık türü olan echeines balığı ile kö­pek balığı arasındaki ilişki bir kommensalizm ilişkisidir. Kö­pek balığı bu ortaklıktan ne yarar ne de zarar görmektedir. Echeines balığı ise bu ortaklıktan faydalanmaktadı

II. Mutualizm :
• Ortak yaşayan canlıların birbirinden karşılıklı fayda görmesidir. Beraberlik sona erdiğinde ortak­lar çok büyük zarar gördüğünden, ortakların ilişkisi çok sıkı bir işbirliğine dayanır.  (+, +).

=> İnsan bağırsağındaki bazı bakteriler insanın besinlerinden yararlanır ve insanı barınak olarak kullanırlar. Buna karşılık bazı artıkları parçalayarak insana B ve K vitaminlerini hediye ederler.

=> Likenler, mantarlarla alglerin biraraya gelerek oluşturdukları yaşama bir­likleridir. Algler klorofil taşıdıkları için fotosentez yapabilirler. Yani ototrofturlar. Mantarlar ise besinlerini hazır olarak almak zorundadırlar. Yani heterotrofturlar. Su yosunu mantara besin ve O2verirken mantar da ona CO2 ve H2O sağlar.


=> Yaban arıları ada çayı bitkisinde döllenme ve neslin devamlılığını sağlar. Buna karşı ada çayının çiçek tozu ve nektarını da besin kaynağı olarak kullanır.
=> Baklagillerin köklerinde yaşayan azot tutucu bakterileri -bitki

=> Termitler ve geviş getiren memelilerin midelerindeki selüloz sindirici tek hücreliler de bu şekilde yaşarlar. Tek hücreliler selülozu sindiren enzim­ler üreterek hayvanın sindirimine yardımcı olurlar. Kendileri de hayvanı konak ve besin kaynağı olarak kullanırlar. Bu iki canlı birbirinden ayrılırsa ikisi de zarar görür.



IV. Protokooperasyon (Gevşek mutualizm) :
Bir ara­da ortak yaşayan canlılar, birbirlerinden yararlanırlar. Ancak ortaklık bozulduğunda. ortak yaşayan canlılar bu durumdan çok fazla etkilenmezler. Canlılar yaşamlarını kaldıkları yer­den sürdürürler.

=>Tımsah ile. dişlerindeki artık besinleri yiyerek karnını doyurup, timsahın dişlerini temizleyen kürdan kuşu arasındaki ilişki.
=>Denizde yaşayan paqurus (yengeç) ile actinia (deniz gülü) arasındaki ilişki. Yengeç. deniz güllerinin yakıcı tentakülleri ile korunmakta, deniz gülleri ise besin ar­tıklarından yararlanmaktadır.

b. Zararlı Birliktelikler: Birlikte yaşayan iki farklı tür canlıdan biri bu birliktelikten yarar sağlarken, diğerinin zarar görmesine "parazit yaşam" denir. Bu birliktelikte zarar gö­ren canlıya "konak", zarar veren canlıya da "parazit" de­nir.

Hayvansal ve bitkisel parazitler olmak üzere 2 grupta in­celenirler.

I. Hayvansal Parazitler: Konak canlının içinde veya üzerinde olmalarına göre, iç ve dış parazit olmak üzere 2 grupta incelenirler. Bit, pire, tahta kurusu gibi konak canlının üzerinde yaşayanlara "dış parazit" (ektoparazit), Bunların sindirim sistemleri gelişmiştir.
Bağırsak solucanları ve bazı bakteriler gibi konak canlının içinde yaşayanlara da "iç parazit" (endoparazit) denir. Sindirim sistemleri yoktur.

Dış parazitler (Ektoparazitlik)
• Sivrisinek, bit, kene v.s.
• Sindirim sistemleri vardır.
• Sindirim enzimleri az gelişmiştir.
• Kan emicidirler.
• Konağa ulaşmak için duyu ve hareket organlarına sahip­tirler.
• Aşrı eşeylidirler.
İç Parazit  (Endoparazit)
• iç parazitlere, tenya, kıl kurdu, bağırsak solucanı, plasmodium, trypanosoma örnek olarak verilebilir.
Parazit yaşamalarının sebebi sindi­rim enzimlerinin olmamasıdır. En iyi parazit konağını öldür­meden, ondan uzun süre yararlanan parazittir. Bazı parazit­ler hastalık yapar. Bunlara patojen denir.
• Hazır besin kullanırlar.
• iç parazitlerde duyu ve hareket organları gelişmemiş­tir. iç parazitlerde tutunma organları gelişmiştir.
• Çift cinsiyetlidir (Hermafrodit). Hızla ürerler.

II. Bitkisel Parazitler: Bitkilerin üzerinde yaşayan parazitlerdir.

 Yarı parazitlik:
• Ökse otu kökleri olmadığı için ba­dem gibi ağaçların üzerinde yaşar.

Emeçleri ile topraktan alamadığı su ve madensel tuzları ağacın odun borularından sağlar. Soymuk borularından organik besin almazlar. Çünkü ökse otu fotosentez yaparak organik besinlerini üretebilir. Bu yüzden ağaca zarar veren ökse otuna yarı parazit denir.

 Tam parazitlik :
• Çin saçı(küsküt otu), canavar otu gibi bitkiler tam parazit olup tütün, domates gibi konak canlıların odun ve soymuk borularından emeçleri ile organik be­sin, su ve mineral madde ihtiyaçlarını sağlarlar.
• Bu bitkiler klorofilsiz olup fotosentez yapamamaktadırlar.
• Yaprak küçülmüş yada körelmiştir.

UYARI: Yarı parazitler, klorofilli oldukları için kendi besin­lerini kendileri sentezler. Kök sistemleri gelişme­miş olduğundan sadece su ve mineral madde İh­tiyaçlarını üzerinde yaşadığı canlıdan karşılarlar. Tam parazitler ise klorofil taşımadıkları için kendi besinlerini sentezleyemezler. Ayrıca kök sistem­leri de gelişmemiştir. Bu nedenle organik besin, su ve mineral ihtiyaçlarını üzerinde yaşadıkları canlıdan karşılarlar.

a) Ortak Özellikler
1. Emeçler gelişmişlir.
2. Emeçler odun borusuna uzanmaktadır.
3. Kökler gelişmemiştir.

b) Farklı özellikler
Tam parazit
1. Yaprağı yoktur
2. Klorofilsizdir
3. Fotosentez yapamaz.
4. Konaktan organik besin ve mineral alırlar.
5. Emeçlerini, konağın odun ve soymuk borularına uzatırlar.

Yarı Parazit
1.Yaprağı küçüktür
2. Klorofillidir.
3. Fotosentez yapar.
4. Konaktan su ve mineral alırlar.
5. Emeçlerini konağın odun borularına uzatırlar.


*  Parazit zincir, büyükten küçüğe doğrudur. Örneğin ko­yunda, kan emen kene, kenenin vücudunda ise parazit bak­teri yaşar. Parazitizm incelenirse;

Nötralizm :iki canlı arasında hiç bir ilişki olmadan sür­dürülen bir yaşam şeklidir. Aynı tarlada olan koyun ile toprak solucanı arasında olan ilişki.

Amensalizm :Aynı ortamda bulunan bir canlının diğer canlının üremesini engellemesi olayıdır. Örneğin Penicillium mantarı penisilin üretir. Penicilin olan ortamda hiçbir çürük­çül canlı yaşayamaz.

3. SAPROFİT BESLENME:
Hücre dışına salgıladıkları enzimlerle organik atıkları, ölü bitki ve hayvan kalıntılarını parçalayarak kendileri için gerekli olan besinleri sağlayan canlılara "saprofit canlılar" (çürükçül, ayrıştırıcı) denir. Bu sayede doğadaki madde devrinde önemli rol alırlar. Bazı mantarlar ve bazı bakteriler saprofit beslenen canlılara örnek olarak verilebilir.

UNUTMA:
Çürükçüllerin;
* Enzim sistemleri gelişmiştir.
* Hücre dışı sindirim yaparlar (ekzositozla)
* Doğada madde devrini sağlarlar.
* Saprofitlerin en önemli faydaları, organik maddeleri inorganik maddelere çevirmesidir.
* peynir, yoğurt, alkol, sirke gibi ürünler saprofitlerin faaliyetleri sonucu oluşur.

Çürükçül beslenmenin yapılış sırası;


- Sinidirim enzimi üretilir.
- Sindirim enzimleri dışarı salgılanır
- Dışarıda organik artıklar sindirilir
- Sindirilen bu organik besinler hücreye alınır.
- Hücreye alınan bu organik besinler ya yapıya katılır yada solunumda kullanılarak inorganik bileşiklere dönüştürülür.


NOT: Simbiyotik canlıların proteinleri parçalamalarına putrifikasyon denir. Parçalanma sırasında etrafa kötü kokular yayılır.


HATIRLA:
1. Küçük moleküllerin birleşerek büyük moleküllere dönüştürülmesi veya basit organik molekül erin kompleks organik maddelere dönüştürülmesine SENTEZ denir

2. inorganik moleküllerin basit organik moleküllere dönüştürülmesi ototrof canlılarda görülen fotosentez veya kemosentez olaylarıdır.

3. Büyük veya karmaşık yani kompleks organik bileşiklerin basit organik moleküllere dönüştürülmesine SİNDİRİM denir.

4. Basit organik moleküllerin inorganik bileşikle re parçalanmasına SOLUNUM denir.
III: HEM OTOTROF HEM DE HETEROTROF BESLENME

Hem üretici, hem de tüketici olan canlıların gerçekleş­tirdiği bir beslenme çeşididir.

a. Böcekçil Bitkiler:
 Azot bakımından fakir topraklarda ya­şadıkları için topraktan alamadıkları azotu, yakaladıkları böceklerin proteinlerinden karşılarlar. Salgıladıkları ko­kulu ve yapışkan maddeler yardımıyla böcekleri çekerler ve nasti (ırganım) hareketleri ile böcekleri yakalarlar. Hücre dışı sindirim yaparak böceğin proteinlerini sindirir­ler. Sindirim sonucu açığa çıkan aminoasitleri hücre içi­ne alarak kendi proteinlerini sentezlerler. Bu bitkiler, klorofilli oldukları için fotosentez ile karbonhidrat ve yağ monomerlehni sentezlerler. Bu bitkilere Örnek olarak, ibrikotu ve sinekkapan verilebilir.

NOT: Azottan yoksun topraklarda ya­şayan, ihtiyaçları olan azotu böcek aminoasidinden karşılamaları yönü ile heteretrof, kloroplastları olup fotosentez yap­maları yönü ile ototrofturfar.


Bir böcekçil  bitkinin böceği yakalayıp sindir­mesi sırasında gerçekleşen olayların sırası:
1. Güzel koku ve renkler ile böcekleri kendine çekme
2. Uyaranın yönü önemli olmayan ırganım (nasti) davranışı ile böceği yakalama
3. Hücre dışına enzim gönderme
4. Hücre dışı sindirimle böcek proteinlerini yapıtaş­ları olan aminoasitiere kadar parçalama
S. Aminoasitleri önce difüzyon, yoğunluklar eşit ol­duktan sonra da aktif taşıma ile hücre içine alma


2. Öglena :
Kloroplast organeli bulunduğu için ışık varlığın­da kendi besinini kendisi sentezler. Işık yokluğunda ise dış ortamdan besinini hazır olarak alabilir.
• Fotosentez yapar. (Ototrof özellik)
• Işık girmeyen derin sularda hazır besin kullanabilirler. (Heterotrof özellik)

Besin Zinciri ve Enerji Akışı
Ekosistemin canlı (biyotik) ve cansız (abiyotik) öğeleri arasındaki ilişkilerde enerji akışı önemli bir etkendir. Ekosis-temde kullanılan enerjinin ana kaynağı güneş enerjisidir. Bit­kiler güneş enerjisi yardımıyla kendi besin maddelerini foto­sentez reaksiyonları sonucu üretirken aynı zamanda hay-vanlar için gerekti olan besini de sağlar. Bitkilerde, besin maddelerinde depolanan enerji besin zinciri ile diğer canlıla­ra aktarılır.

*   Besin zincirinde zincirin halkalarını oluşturan canlılar aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi sıralanır.

*   Enerji kaynağı güneş olan bir besin zinciri aşağıdaki gösterilmiştir.

*   Ekosistemde birbiri ile bağlantılı olan besin zincirlerinin oluşturduğu besin ağı aşağıda gösterilmiştir.


          Ekosistemlerde farklı sayıda besin zinciri, besin yoluyla enerji taşınmasını göstermektedir. Besin zincirinde yer alan canlıların sayıları göz önünde bulundurularak "besin pira­mitleri" elde edilir.

Besin piramidinin ilk basamağını daima üreticiler oluştu­rur. Otoburlar ikinci basamağı, etoburlar ise üçüncü ve daha üst basamakları oluşturur. Ayrıştırıcılar ise besin piramidinin her basamağından besin elde eder.


*   Besin piramidi ile ilgili olarak şunlar söylenebilir:

* Madde ve enerji akışı üreticilerden tüketicilere doğrudur. Üreticilerde depolanan enerjinin bir kısmı besin yoluyla birinci tüketicilere iletilirken, bir kısmı ısı şeklinde çevre­ye, bir kısmı da ayrıştırıcılara aktarılmaktadır. Birincil tü­keticiler aldıkları enerjinin bir kısmını ikincil tüketicilere, bir kısmını da ayrıştırıcılara aktarmaktadır. Buna göre, besin zincirindeki besinin bir kısmı o basamaktaki canlı­lar tarafından enerji kaynağı olarak kullanılırken bir kıs­mı da depolanmaktadır. Bu nedenle üreticiden en son tüketiciye doğru gidildikçe, piramidin her basamağında enerjinin ancak % 10 u bir üst basamağa aktarılır. (% 10 kuralı.)

* Üreticiden son tüketiciye doğru gidildikçe, canlıların vü­cut büyüklüğü genellikle artar. Ancak birey sayısı azalır.

* Üreticiden son tüketiciye doğru gidildikçe, biyokütie aza­lır.

* Üreticiden son tüketiciye doğru gidildikçe, canlı dokula­rında DDT gibi kimyasal maddelerin birikimi artar.

UYARI: Kara ekosistemlerinde besin piramidi genellikle çiçekli bitkilerle başlar ve üç-dört basamakta son bulur. Su ekosistemlerinde ise besin pirami­di genellikle fitoplanktonlarla başlar ve basamak sayısı daha fazla olur.


Üreticiden son tüketiciye doğru zincir boyunca gidildikçe;
I. Canlı sayısı azalır. En fazla birey daima üreticidedir.
II. Her halkadaki canlı enerji kullandığından aktarılan enerji azalır.
III. Biyokütle(toplam canlı kütlesi) azalır.
IV. Bireyin kütlesi (Vücut büyüklüğü)  artar.
V. Üreme hızı azalır
VI. Rastlanma sıklığı azalır.
VII.  Üreticilerin ve I. Tüketicilerin yerleri sabittir.
VIII.  Dokularda parçalanamayan zehirli artık maddelerin birikimi artar
NOT: Biriken maddeler, suda çözünmeyip yağda çözünen            maddelerdir. Suda çözünenler idrar yoluyla dışarı atı­lırlar .

* Atmacalar öldükten sonra, atmacaları parçalayan sap­rofitlerdir. Saprofiller her basamakta ölen canlıları ayrıştıra­rak, üreticiler için gerekli inorganik maddeleri üretirler.

*   Saprofitler her basamakta görev yapar. En verimli zin­cir, en kısa olanıdır.

Genel olarak besin zinciri üçe ayrılır:
1. Predatör zincir: Küçük yapılı olan bitkilerden, son tüketiciye doğru gider.
2. Parazit zincir: Büyük canlılardan, küçük organizma­lara doğru gider.
Parazit zincirler, üreticilerden başlamak zorunda değildir.

Örneğin,
insan ------->  pire --------->  bakteri ------->  virüs

3. Saprofit zincir: Ölü maddeden, mikroorganizmaya doğru gider.

EKOLOJIK PİRAMİTLER
Ekologlar besin zincirindeki basamaklar arasındaki ilişkiyi göstermek için ekolojik piramitleri kullanır. Üç tip ekolojik piramit vardır. Bunlar enerji, biyokütle ve sayı piramidleridir.

1. Enerji piramidi: Enerji piramidi her basamağın kazandığı toplam enerji miktarını gösterir. Bu piramit her basamakta enerjinin ancak küçük bir miktarının transfer edildiğini, diğer kısmının kayıp olduğunu gös­termektedir.

Ekosistemin temel enerji. kaynağı güneştir.
- Ototroflar güneş enerjisini kullanarak fotosentez sonucu inorganik maddelerden organik madde sentezi yaparlar.
- Enerji akışı tek yönlüdür. Ekosistemin her basamağında enerji kaybı olur. Enerji kaybı ısı olarak dışarı verilir.
- Basamaklar arası enerji aktarılması besin zinciriyle sağlanır.

NOT: üreticinin yakaladığı enerji miktarı artarsa besin zinciri uzar.
NOT: Son tüketicinin daha fazla enerji toplayabilmesi için
- Direkt üretici ile beslenmesi
- Besin zincirinin kısaltılması
- Üretici büyokütlesinin arttırılması
- Yakalanan ışık enerjisinin arttırılması gereklidir.

NOT: Vücutta biriken zehirli maddelerin etkileri:
DNA’da kırıklar yaratır. Kanser ihtimali artar. Sperm ve yumurta mutasyonu ile gelecek kuşakta anormallik zararlıda direnç artırır. Yararlı canlıları yok eder.

2. Biyokütle piramidi: Bu piramit besin zincirinin her basamağında yer alan canlıların toplam kütlesini gös­terir. Biyokütle piramidi tek bir otçul hayvan için çok mik­tarda bitkinin gerekli olduğunu, yine tek bir etçil hayvan için çok sayıda otçul hayvana gerek olduğunu gösterir.

3. Sayı piramidi: Besin zincirindeki basamaklar arasındaki ilişki canlı sayısını gösteren piramitle de be­lirtilebilir. Sayı piramidi, her basamakta bulunan toplam canlı sayısını gösterir.
Besin zincirindeki canlıların vücut büyüklüğü ile bi­rey sayısı ters orantılıdır. Yani büyük vücutlu canlıların sayısı az, küçük vücutlu canlıların sayısı ise fazladır. Bunun temel nedeni, küçük vücutlu canlıların üreme hı­zının yüksek olması ve büyük vücutlu canlıların küçük vücutlu canlılarla beslenmesidir.


Not: parazit zincirler zincirlerde zincirin sonuna doğru birey sayısı artar, birey kütlesi azalır

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts