İnsan, diğer canlılardan farklı olarak doğadaki canlı cansız birçok şeyi istediği gibi kullanabilir. Ancak bu kullanım iyi yönde de olabilir, kötü yönde de...
İçtiğimiz su, soluduğumuz hava, ormanlarımız ve karnımızı doyuran toprak; daha çok elektrik, otoyol, konut ve endüstri için sorumsuzca harcanmakta, yaşamımızın gerçek kaynağı olan doğa ve doğal denge hiçe sayılmaktadır.
Bazı insanlar kendilerini çevrenin bir parçası olarak görürken bazıları ise kendini çevreden ve diğer varlıklardan üstün görüp çevreyi kirletip kötüye kullanır.
Günümüzde çok sayıda canlının nesli tükenmektedir. Doğal habitatlarında yaşayan değişik canlılar ülkemizin yaban hayatı varlığını oluşturur. Ülkemizde doğal zenginlikler çok olmasına rağmen, yaban hayatı çeşitli nedenlerle tehdit altındadır.
Son yıllarda domuz, tavşan, karaca ve daha pek çok yabani canlı doğal yaşam alanları çeşitli sebeplerle tahrip olduğundan hem yaşamak da hem de beslenmekte güçlük çekmektedirler.
Özellikle büyük kentlerde, kıyı bölgelerde plansız yapılaşma birçok alanın geri dönüşsüz yok olmasına neden olmaktadır. Önemli doğa alanları üzerindeki bir diğer tehdit de yol yapım çalışmalarıdır. Düşünmeden ve plansızca yapılan yol çalışmaları doğal ortamında yaşamaya çalışan yaban hayvanlarını olumsuz etkilemektedir.
Yaban hayatının zarar görmesinin bazı nedenlerini sıralayalım:
• Doğal alanlara kurulan büyük barajlar ve tarım alanlarının genişletilmesi
• Özellikle kıyı bölgelerindeki plansız yapılaşma
• Önemli doğa alanları üzerindeki plansız kara yolu çalışmaları
• Doğal yaşam alanlarının değişik nedenlerle tahribi, kaçak avlanma, tarımsal amaçlı zehirler, yabani hayvan kaçakçılığı
• Ormanların kesilerek yok edilmesi, orman yangınları...
İnsan etkisiyle yok olmanın eşiğine gelmiş olan yaban hayatını kurtarmak ve korumak, yine insanın elindedir.
Ülkemizde yaban hayatının korunması için bazı alanlar koruma altına alınmıştır.
Örneğin; Kütahya-Altıntaş: Bu bölgede bulunan büyük toy (Otis tarda) popülasyonunun korunması amacıyla koruma alanı ilan edilmiştir.
Burdur Gölü: Nesli tehlikede olan ördeklerden dik kuyruk ördek popülasyonundan dolayı korumadadır.
Bodrum Andızlı-Gündoğan: Burada usulsüz avcılık canlılar için sorun olmuştur.
Doğal Yaşam Alanlarının Korunması
Doğa, bitki ve hayvan türleriyle bir bütündür. Doğa örtüsünün değişimi edinildiğinde, öncelikle bu değişimin bitki ve hayvan türlerinin yok olması ile yakından bağlantılı olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü, en küçüğünden en büyüğüne kadar (likenlerden, ağaçlara) bir çok bitki türü ve besinini bu bitkilerden sağlayan hayvan türleri (mikroorganizmalardan, ot oburlara kadar) bulunmaktadır.Herhangi bir bitki türünün çeşitli nedenlerle yok olması, beraberinde , o bitki türüyle beslenen hayvan türünün de yavaş yavaş yok olmasına, bu da zamanla doğa örtüsünün değişimine neden olmaktadır. Doğa örtüsünün değişimi, yapısı ve işlevi gereği çok geniş kapsamlı bir konudur. Doğa örtüsünün değişimi , temelde toprak değişiminden başka bir şey değildir. Bundan dolayı da toprağın verimsizleşmesine değinmek istiyorum. Yeşil alanların (yani ormanların) bilinçsizce yok edilmesi- Orman yangınları, arazi açmak için ağaçların kesilmesi vb. bir çok zarara neden olmaktadır. Bir kısmını şöyle sıralayabiliriz; ağaç kesimleri zamanla toprağın verimliliğinin azalmasına, su dengesinin bozulmasına, yüzeysel akışların fazlalaşmasına hatta nısbi ölçüde de olsa iklimin değişmesine neden olmaktadır-ki bu iklim değişlikliği günümüzde daha da belirgin bir duruma gelmiştir.- Verimli topraklar, ormanlar, çoğunlukla karayolu, demiryolu gibi yolların yapımı için, tarım arazisi veya yerleşim alanı açmak için tahrip olurlar. Ormanların veya yeşil alanların bulunduğu bol yağış alan yerlerde, ormanların zamanla yok olması sonucunda toprak gücünü yitirmekte, suyun ancak bir kısmını kendi bünyesine çekebilmektedir.
Dolayısıyla yüzeysel akışlar fazlalaşmakta bu da erozyon sebep olmaktadır. Toprağın sürüklenmesi sonucunda ise yüzeydeki verimli toprak kaybolmakta zamanla verimsiz hale gelmektedir. Toprakların kendini yenilemesi, verimli hale gelebilmesi ise çok uzun zaman almaktadır. Yeşil alanların yok olduğu yerlerde zamanla iklim şartlarının da değiştiği dikkati çekmektedir. Ayrıca, kentlerdeki yeşil alanların hava kirliliğine neden olan kükürt-di-oksit bitkiler tarafından tutulmaktadır. Bitkilerin havaya bol miktarda oksijen verdikleri de bilinen gerçektir. Erozyonun sebep olduğu bir başka sorun ise; Baraj, gölet gibi su depolanan yerler, toprak sürüklenmesi sonucunda zamanla tortularla doldurarak, bu gibi yerlerin kullanım ömrünü yarı yarıya azaltmaktadır.
Yeşil alanlardan başka, sulak alanların önemine bu alanların yok olması ile ortaya çıkacak olan sorunlara da kısaca değinelim Aşırı yağışlarda sulak alanlar fazla suyu tutarlar. Bitki örtüsünün ve sulak alanların tahrip olduğu yerlerde ise büyük sel felaketleri ve erozyonla karşılaşılmaktadır. Bu tip bölgeler aynı zamanda kaynak görevi de görürler. Yer altı suları ise bir çok açıdan önem taşımaktadır. Sulak bölgeler yüksek biyolojik etkinliklerinden dolayı nitrat ve fosfat kirlenmesini azaltır. Dolayısıyla ötrafikasyon(*) sorunu da önlenmiş olur. Ayrıca, organik atıklarda ayrışma hızı çok yüksek olduğundan sulak yerlerde zararsız hele getirilir. Çeşitli yerlerden suya eklenen tortular sulak alanlarda birikir Bu alanların veya bölgelerin tahribi zamanla bu tip olumlu yönlerin ortadan kalkmasına neden olur. Bütün bunların dışında ; gerek sanayi tesislerinin, gerek ise madenlerin çıkartılması sırasında, dışarıya bırakılan çeşitli atıklar suyu olduğu kadar toprağı da olumsuz yönde etkilemektedir. Çevreye bırakılan bu artıklar zamanla toprağın veriminin kaybolmasına ve kullanılmaz duruma gelmesine neden olmaktadır. Uzun yıllar boyunca insanın doğayı tükenmez bir hammadde kaynağı olarak görmesi ve bilinçsizce kullanması, bizim bu sorunlarla karşılaşmamıza sebep olmuştur. Bu bilinçsizce kullanım doğanın kendini yenileme özelliğinin de azalmasına da neden olmuştur. Bir canlının hayatı doğumla başlayıp ölümle biter, doğayı da bir canlı gibi düşünmeliyiz.
Çevreyi kirletmeye devam ettiğimiz sürece, çevreyi kullanılamaz hale getirmekle kalmayıp kendi ölüm fermanımızı da yazmış olacağız.
Ötrafikasyon: Bir ekosistemin tamamında veya ekosistemin belirli kısımlarında besin maddelerinin artması, zenginleşmesi olayını niteleyen bir terimdir. Bir ekosistemde besin maddeleri verimini ve fotosentez ürünlerini arttırma hususunda etkili olan tüm süreçlerin toplu ifadesidir. Önrekler: Deterjanlı sularla göllerde fosfatın artması ve buna bağlı olarak su bitkilerinin biyolojik kitlesinin artması, gübreleme ile toprağın besin elementlerince zenginleşmesi ve dolayısıyla bitkisel ürünlerin artması gibi.
ORMAN YANGINLARI
Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır. Yıldırım düşmesi,yanardağpatlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara, tarımsal ürünler nedenli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak birçok zarara sebep olur. İklim değişikliği ve kuraklık başlıca sonuçlardır.
Ormanları yangınlara karşı korumak için;
- Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalıdır. (Cam, güneş ışığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuşarak çimenlerin alevlenmesine ve dolayısıyla yangının oluşmasına neden olacaktır.)
- Mangal küllerini söndürmeden dökülmemelidir. Çünkü çimenlerin tutuşarak yangın çıkarma olasılığı vardır.
- Bir yangın gördüğümüz zaman 110 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz; eğer bu bir orman yangınıysa, o zaman 177 alo orman yangını ihbar hattına bildirmeliyiz.
- Halk görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir.
- Ormanda ateş yakmamalıyız, yakmak zorundaysak çimensiz bir alanda ateşin etrafına taş koyarak yakmalıyız.
İhmal ve dikkatsizlik nedeniyle çıkan orman yangınlarının sebepleri
- Ormanda güvenlik tedbiri almadan ateş yakmak.
- Yakılan ateşi söndürmeden bırakmak. Özellikle mangal için yakılan ateşin söndürülmeden bırakılması.
- Sönmemiş sigara izmariti ve kibriti yere atmak.
- Orman içinde veya bitişiğindeki tarlalarda istenmeyen otları veya tarla anızını yakmak.
- Gece aydınlatma için ormanda ateşle dolaşmak.
- Cam ve cam kırıklarını ormanda bırakmak, güneş ışığının camdan yansıyarak otları yakması.
- Çocukların orman içinde ateşle oynamaları
- Eğlence veya gösteri için ormanda ateşle bir şeyler yapılması ateş yakılması
- Tepelik yerlere selvi benzeri uzun ağaçlar dikilmesi, bunun sonucunda ağacın yıldırımı çekerek yanması, yangının sıçrayarak yayılması.
- Havaya atılan kurşunlu silahlardan meydana gelir.
Kasıtlı çıkarılan orman yangınları
- Orman içinde yapılan kanunsuz işleri gizlemek için çıkarılan yangınlar.
- Yabani hayvanları uzaklaştırmak.
- Gelir elde etmek.
- Tarla büyütmek veya tarla alanı açmak için ormanı yakmak veya ormanı bu sebeple yakınca yangının kontrolden çıkması.
Tags:
9.SINIF PERFORMANS