Biyoloji Performans- Gürültü Kirliliği

Beğenilmeyen ve insan üzerinde istenmeyen etkiler meydana getiren seslere gürültü denir. Hoşa giden rahatlatıcı seslere insanların ihtiyacı vardır. Sesin uyumsuz, düzensiz, kabul edilebilir olmaması ve istenen düzeyden yüksek çıkması o sesin gürültü olarak tanımlanması için yeterlidir. 

İnsanın dayanabileceği ses şiddeti 0-120 dB arasındadır. Ses şiddetinin 120 dB’in üstünde olması insan kulağında fiziksel zarar meydana getirebilir. Acı verebilir ve işitme kaybına neden olabilir. Genelde, 85 dB ‘in üstü gürültü düzeylerinde zamanla meydana gelen işitme rahatsızlıklarının oluşmaktadır.

Gürültünün Özellikleri ve Kaynakları

1.      Endüstri kaynaklı gürültüler

2.      Ulaşımdan kaynaklanan gürültüler

3.      Yol ve yapı çalışmaları sonucunda kaynaklanan gürültüler

4.      Yerleşim kaynaklı oluşan gürültüler

Gürültünün Olumsuz Etkileri

Düzeyi yüksek gürültü; rahatı, emniyet hissini ve dolaylı olarak da çalışma verimliliğini etkiler. Gürültünün giderek artması kişiler üzerinde önce rahatsızlık duygusuna neden olmakta, arkasından konuşmayı zorlaştırmakta ve en sonunda da işitme gücünü azaltmaktadır.

Düzeyi yüksek gürültü içinde uzun süre çalışmanın, ya da bulunmanın, işitme gücü üzerinde olumsuz ve onarılamayacak sonuçlar doğurduğu bilinmektedir. Güvenli gürültü düzeyinin ve ne kadar süre ile dayanılabileceğinin ortaya konulmasında ise çeşitli ve karmaşık etmenler rol oynamaktadır.

İşitme duyusunun korunabilmesi için Avustralya Standartlar Enstitüsü’nün geliştirdiği tasarıda 85 dBA’nın çoğunluğu etkileyeceği, belirli kişilerde ise bu etkinin 75 dBA’dan başlayabileceği belirtilmiştir. 85 dBA’nın üzerindeki gürültü düzeyleri içinde uzun süre bulunma işitme duyusu üzerinde sürekli ve onarılamayacak bir azalmaya yol açar. Ancak bu eksilmenin ne kadar süreden sonra söz konusu olduğu, atölyelerde çalışılan ve bulunulan süreler herkes için değiştiğinden dolayı, kesin olarak ortaya konulamamaktadır. Ayrıca, işitme duyusu bu şekilde olumsuz etkilenen bir insan da durumu genellikle konuşmayı işitmede zorluk çektiği ana kadar anlayamamaktadır.

Gürültünün İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Gürültü, ilk bakışta önemsiz gibi görünse de günlük hayatımızda en yoğun olarak karşı karşıya kaldığımız kirlilik türlerinden biridir. Gürültü etkisinde kalan insanların uyku saatleri bozulur, iş verimleri düşer. Konuşulanların anlaşılamaması, işitme duyarlılığında geçici olarak azalma, yorgunluk, bezginlik gibi psikolojik problemler ortaya çıkmaktadır. 

Ani gürültüye maruz kalan insan vücudunda ani bir kas gerilmesi oluşur ve böylesi bir refleksin önlenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla gürültülü bir ortamda bulunan canlıların rahat etmesi ve gevşemesi böyle bir durumda mümkün değildir. Aynı zamanda fiziki dayanıklılığı da olumsuz yönde etkilediğinden vücut direncini de azaltır.

Gürültünün bir diğer zararı da insan kalbine verdiği rahatsızlıktır. Araştırmacılar gürültünün kalp atışlarını düzensizleştirdiğini, kanı koyulaştırdığını ve kan damarlarını genişlettiğini ispatlamışlardır. Gürültünün kronik baş ağrısı yaptığı, insanı alınganlaştırdığı ve öfkeli yaptığı tespit edilmiştir.

Gürültünün Fizyolojik Etkileri

Gürültünün fizyolojik etkileri, etkinin zaman içindeki sürekliliğine göre, kısa ve uzun süreli etkiler olarak geçici bir sınıflandırmaya tabii tutulmuştur. Kısa süreli etkiler, gürültü kesildikten hemen sonra kalkarken, uzun süreli etkiler ise saatler, günler hatta daha uzun süreler bile devam edebilir. Gürültünün belli başlı bilinen fizyolojik rahatsızlıkların meydana geldiği yerler aşağıda sıralanmıştır:

·         Sinir sistemi

·         Kalp damar sistemi 

·         Mide-bağırsak sistemi 

·         Solunum sistemi

·         Kemik adale sistemi

·         Kan yapısı

·         Metabolik sistem (kan şekeri yüksekliği)

·         Endokrinal (cinsi faaliyet bozukluğu, adrenalin salgısında artış) 

Ayrıca çalışmalar neticesinde gürültünün uyku bozukluklarına, renk algılama problemlerine, erken ve düşük kilolu bebek doğumlarına yol açabildiği saptanmıştır.

Gürültü genel olarak insan hayatı boyunca karşılaşılan ve karşımıza hoş olmayan, istenmeyen ses olarak çıkmaktadır. Ayrıca gürültü, çok çeşitli aktiviteler sonunda antropojenik (İnsan kaynaklı) kaynaklardan meydana gelen bir tür çevre kirliliği olarak ta tarif edilmektedir. 

Son zamanlarda ise olayın üzerine daha bilinçli olarak gidilmesi sonucunda gürültünün, kişisel eylemlerde istenmeyen hem psikolojik hem de fizyolojik problemler doğurduğu ve insanların sosyal hayatlarını ki bunlar; konuşma, iletişim, çalışma, dinlenme, uyku gibi olumsuz yönde etkilediği kabul edilen bir kirletici türü olarak tarif edilmektedir.

Gürültü genel olarak şiddeti ve ortamda bulunma süresi miktarının yoğunluğuna göre ve bu yoğunluğa maruz kalan kişilerin fiziksel ve psikolojik durumlarına göre insanlarda geçici veya kalıcı sağırlıklara neden olabilmektedirler. Herhangi bir gürültü kaynağına maruz kalan insanlarda genel olarak geçici bir işitme kaybından söz etmek mümkün olmaktadır. Eğer bu maruziyetin süresi belirli bir zaman dilimini aşacak olursa kişilerde kalıcı işitme sağırlığından söz etmek mümkün olmaktadır. 

Yapılan çalışmalarda kısa aralıklı fakat şiddetli gürültü kaynaklarının kişilerde oluşturduğu belli başlı rahatsızlık örnekleri, konuşmada güçlük çekme, algılamada zorlanma, diğer işitme olgularında olumsuz girişimler, uyku ve dinlenme bozuklukları, rahatsızlık ve hareket kabiliyetlerinde dengesizlik olduğu gözlemlenmiştir.

Gürültünün Konuşmaya Olan Girişimi

Gürültü üzerine yapılan çalışmalar göstermiştir ki, insanların iletişim kabiliyetlerine olumsuz yönde etki eden parametrelerden biri de gürültüdür. Her ne kadar bu gürültünün düzeyi işitmeyi olumsuz yönde etkileyecek düzeyde olsa da konuşma kabiliyetine de olumsuz yönde etki edebilmektedir. Yüksek gürültü düzeylerinin konuşma iletişimini bozucu olduğu, kesinlikle saptanmış ve konuşmacı ile dinleyici arasındaki aşılmaması gereken gürültü düzeyleri belirlenmiştir.

Genel Rahatsızlık

Gürültünün insan üzerindeki geçici ve kalıcı zararları olmasa da, sıkıntı, gerginlik, isteksizlik yaratması olumsuz bir etkidir.

Gürültüye karşı duyulan rahatsızlık, dinleyicilerin bir tepkisi olarak bilinmektedir. Rahatsızlık, bazı doğal istemeyen seslerin temelinde varolup, düzeni bozulan insan hereklerinde gürültüye karşı sergilenen bir fizyolojik rahatsızlıktır. Gürültünün hangi özeliklerinin kişilerde daha fazla rahatsızlık hissi uyandırdığı, yapılan bazı çalışmalarla şu şekilde sıralanmıştır. Örneğin gece saatlerinde duyulan bir ses, insanı gündüz saatlerinde duyulandan daha fazla rahatsız etmektedir veya düzensiz bir yapıda olan ses özelliği, düzenli yapıya sahip olan sesten daha fazla kişileri rahatsız etmektedir. Ayrıca anlamsız olduğuna inandığımız bazı sesler, bizlerde yine rahatsızlık unsuru olma özelliğine daha yatkındırlar. Bir diğer örnek ise gürültüye neden olan ve görebildiğimiz nitelikteki gürültüler, kaynağını göremediğimiz gürültülerden daha fazla rahatsızlık verici niteliktedir veya her zaman duyulan bir ses kaynağı, yeni alışık olmadığımız bir diğer ses kaynağına göre daha fazla rahatsız etmektedir.

Gürültünün Uyku Üzerindeki Olumsuz Etkisi

Gürültünün fertlerin uykusuna olan etkisi özel bir çalışma durumu olup, insanlarda rahatsızlığın bir diğer önemli boyutun ortaya koymaktadır. İnsanların çoğu ya korkutucu bir sesten veya istenmeyen aşırı bir sesten dolayı ya uykusuzluk problemi çekmekte veya uykularından uyanmaktadırlar. Özellikle alışık olunmayan çevresel gürültülerin böyle bir rahatsızlık üzerinde oldukça etkilidir. Özellikle alışık olmadığımız istenmeyen gürültülerin sahip olduğu seslerin frekans özeliği insanlarda gürültüden kaynaklanan uykusuzluğun belli başlı nedeni olarak bilinmektedir.

Gürültünün Çalışma Aktivitesi Üzerindeki Olumsuz Etkisi

Eğer içerisinde bulunulan bir kapalı mekanda herhangi bir konuşmanın dinleyiciye ulaşması hedefleniyorsa, bu tür ortamlarda mevcut olan gürültünün düzeyi ne değerde olursa olsun hedeflenen amaç için mutlak bir girişimden söz etmek mümkündür. Bu tür durumlarda hem konuşulanın anlaşılamaması hem de konuşmacının performansı üzerinde, o ortamda bulunan gürültü düzeyini olumsuz bir etkisinin olduğunu söylemek mümkün olacaktır. 

Fertlerin hareketleri oldukça komplike bir yapıda olduğundan, hangi düzeyde gürültü seviyesinin hangi insanlarda ne kadar düzeyde bir olumsuz etki oluşturduğunu belirlemek oldukça güçtür. Buna rağmen yine birtakım genel sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz. 

A ağırlıklı gürültü seviyesi 90 dBA’yı aşmadığı sürece sürekli olan ve hiçbir anlam ifade etmeyen gürültü düzeylerinin fertlerin aktivitelerine herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı saptanmıştır. Buna rağmen düzensiz ani patlamalar sonucunda oluşan gürültü düzeyleri sürekli olanlara göre daha rahatsız edici durumdadır. Çünkü bu tür ani oluşan gürültü düzeyleri 90 dBA’nın altında oldukları durumlarda bile insanların performansını olumsuz yönde etkileyebilmektedirler.

Gürültünün İnsan Psikolojisi Üzerindeki Olumsuz Etkisi

Gürültünün psikolojik etkisi, kişilerin duygusal yapısıyla yakından ilgilidir. Sürekli gerilim, sinirlilik, şüphecilik gibi durumlara neden olur. Morali etkiler ve verimi azaltır. Gürültünün verdiği bu rahatsızlıklar kişilere ve durumlara göre değişebilir.

Aniden meydana gelen gürültü insanların korkmasına ve kızgın olmasına neden olabilir. Gürültü bazı durumlarda iş basamaklarını etkilemektedir. Mesela doğru bir ritim varsa işçiler ritimlerini veya hızlarını bu gürültüye göre ister istemez değiştirebilirler. 

Gürültü; sinirlilik, korku, dil dolanması ve psikozonafik hastalığa neden olur. Dinlenme ve uykuda aksaklık da bunlara dahildir. Gürültünün neden olduğu yorgunluk bazı çalışmalarda endüstriyel kazalara neden olmaktadır. 

Gürültünün İşitme Duyusunda Meydana Getirdiği EtkilerGürültünün en yaygın olarak bilinen etkilerinden biri işitme kayıplarıdır. Gürültünün neden olduğu olumsuz etkiler gürültü düzeyi, etki süresi, frekansı, tayfsal yapısı başta olmak üzere, pek çok etkiye bağlı olarak değişik derecelerde kayıplar olarak ortaya çıkar.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts