Arkebakteriler
Geçmişte arkebakterilerin sadece bataklıklar, derin okyanus ve göl dipleri, aşırı tuzlu ve sıcak bölgeler gibi aşırı çevre koşullarına sahip bölgelerde yaşadığı düşünülmekteydi. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda, aşırı şartlarda yaşayan arkebakterilerin tüm arkebakterilerin %20’sini oluşturduğu ve bu canlıların diğer bölgelerde de yaşayabildikleri ortaya konmuştur Önceleri bakteriler içerisinde kabul edilen arkebakteriler, günümüzde hücre zarlarındaki yağlar, hücre duvarlarını oluşturan yapı ve ribozomal RNA’larındaki genetik
dizilimlerindeki farklılıklar gibi nedenlerle ayrı bir grup olarak sınıflandırılmıştır. Örneğin bazı arkebakterilerde hücre duvarı bulunmazken, hücre duvarına sahip olanların yapısı da bakteri hücre duvarından farklılık gösterir.
Günümüzde arkebakterilerle ilgili yapılan çalışmalar bu canlıların sistematik özelliklerinden çok ekolojik özellikleri ile ilgilidir. Bu canlılar yaşadıkları olağandışı şartlar nedeniyle ilgi odağıdır. Kaynayan jeotermal kaynaklardan yanardağ bacalarına, derin deniz termal çukurlarından tuz göllerine, yüksek asit ve bazik özellikteki sulardan buzullara kadar çok değişik coğrafyalarda yaşamaya uyum sağlamışlardır. Bununla birlikte diğer canlılar gibi normal koşullarda da yaşayabilirler. Temel olarak üç grupta incelenen arkebakteriler sıcağı sevenler, tuzu sevenler ve metan üretenler olarak gruplandırılır.
Sıcak ortamları seven arkebakteriler için en uygun sıcaklık 65-85 °C arasıdır. Bazıları 105 °C ve daha yüksek derecedeki yanardağ bacası, derin deniz termal çukurları gibi ortamlarda bile yaşayabilirler .
Metan üreten arkebakteriler, karbondioksiti hidrojen ile birleştirip metan gazı (CH4) oluşturarak enerji elde eder . Bu grupta yer alan arkebakteriler için oksijen zehir etkisi yapar. Bataklıklarda, pis sularda, gübrede, çöplerde ve otçul memelilerin sindirim sistemlerinde bol miktarda bulunurlar.
Tuz gölü ve Lut gölü gibi aşırı tuzlu ortamlarda yaşayan arkebakteriler de vardır. Hatta bazı arkebakteriler gelişmek ve üremek için deniz suyundan on kat daha tuzlu ortama ihtiyaç duyar .
Arkebakteriler sıra dışı koşullarda bile yapısı bozulmadan kalabilen enzimlere sahiptir. Bu enzimler endüstride pek çok tepkimede, atık maddelerin zehirli özelliklerinin giderilmesinde, kalitesi düşük metal cevherlerinin işlenmesinde, zehirli metallerle kirlenmiş suların arıtılmasında, gübre sanayisinde, boya endüstrisinde arıtma tanklarında bulunan suyun temizlenmesinde ve biyogaz üretimi gibi alanlarda kullanılmaktadır.
Bazı atık sularda ve kanalizasyonlarda yaşayan arkebakteriler metabolik ürün olarak metan gazı üretmektedir. Üretilen bu biyolojik gazın yanıcı özelliği vardır. Gelişmekte olan ülkelerde hayvan ve bitki atıkları biyogaz üretici arkebakteriler tarafından metabolik faaliyetlerde kullanılmaktadır. Toplanan bu gaz yemek pişirme, aydınlatma ve diğer enerji kaynakları için kullanılmaktadır
Geçmişte arkebakterilerin sadece bataklıklar, derin okyanus ve göl dipleri, aşırı tuzlu ve sıcak bölgeler gibi aşırı çevre koşullarına sahip bölgelerde yaşadığı düşünülmekteydi. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda, aşırı şartlarda yaşayan arkebakterilerin tüm arkebakterilerin %20’sini oluşturduğu ve bu canlıların diğer bölgelerde de yaşayabildikleri ortaya konmuştur Önceleri bakteriler içerisinde kabul edilen arkebakteriler, günümüzde hücre zarlarındaki yağlar, hücre duvarlarını oluşturan yapı ve ribozomal RNA’larındaki genetik
dizilimlerindeki farklılıklar gibi nedenlerle ayrı bir grup olarak sınıflandırılmıştır. Örneğin bazı arkebakterilerde hücre duvarı bulunmazken, hücre duvarına sahip olanların yapısı da bakteri hücre duvarından farklılık gösterir.
Günümüzde arkebakterilerle ilgili yapılan çalışmalar bu canlıların sistematik özelliklerinden çok ekolojik özellikleri ile ilgilidir. Bu canlılar yaşadıkları olağandışı şartlar nedeniyle ilgi odağıdır. Kaynayan jeotermal kaynaklardan yanardağ bacalarına, derin deniz termal çukurlarından tuz göllerine, yüksek asit ve bazik özellikteki sulardan buzullara kadar çok değişik coğrafyalarda yaşamaya uyum sağlamışlardır. Bununla birlikte diğer canlılar gibi normal koşullarda da yaşayabilirler. Temel olarak üç grupta incelenen arkebakteriler sıcağı sevenler, tuzu sevenler ve metan üretenler olarak gruplandırılır.
Sıcak ortamları seven arkebakteriler için en uygun sıcaklık 65-85 °C arasıdır. Bazıları 105 °C ve daha yüksek derecedeki yanardağ bacası, derin deniz termal çukurları gibi ortamlarda bile yaşayabilirler .
Metan üreten arkebakteriler, karbondioksiti hidrojen ile birleştirip metan gazı (CH4) oluşturarak enerji elde eder . Bu grupta yer alan arkebakteriler için oksijen zehir etkisi yapar. Bataklıklarda, pis sularda, gübrede, çöplerde ve otçul memelilerin sindirim sistemlerinde bol miktarda bulunurlar.
Tuz gölü ve Lut gölü gibi aşırı tuzlu ortamlarda yaşayan arkebakteriler de vardır. Hatta bazı arkebakteriler gelişmek ve üremek için deniz suyundan on kat daha tuzlu ortama ihtiyaç duyar .
Arkebakteriler sıra dışı koşullarda bile yapısı bozulmadan kalabilen enzimlere sahiptir. Bu enzimler endüstride pek çok tepkimede, atık maddelerin zehirli özelliklerinin giderilmesinde, kalitesi düşük metal cevherlerinin işlenmesinde, zehirli metallerle kirlenmiş suların arıtılmasında, gübre sanayisinde, boya endüstrisinde arıtma tanklarında bulunan suyun temizlenmesinde ve biyogaz üretimi gibi alanlarda kullanılmaktadır.
Bazı atık sularda ve kanalizasyonlarda yaşayan arkebakteriler metabolik ürün olarak metan gazı üretmektedir. Üretilen bu biyolojik gazın yanıcı özelliği vardır. Gelişmekte olan ülkelerde hayvan ve bitki atıkları biyogaz üretici arkebakteriler tarafından metabolik faaliyetlerde kullanılmaktadır. Toplanan bu gaz yemek pişirme, aydınlatma ve diğer enerji kaynakları için kullanılmaktadır
Tags:
9.SINIF KONU ANLATIM