Tarihî kayıtlar incelendiğinde, insanların mantarları keşfetmelerinin çok eski çağlara dayandığı görülmektedir. Ancak, o dönemlerde mantarlara doğaüstü anlamlar yüklenmekteydi. Özellikle mantarların, onları toprağa bağlayan köklerinin olmaması ve fırtınalı havalar sonrası bir anda ortaya çıkması onların doğaüstü bir güç yardımıyla meydana geldiğini düşündürmekteydi. Mantarların nasıl ürediklerine yönelik gizem 18. yüzyılın başlarında Antonio Micheli isimli bilim insanının mantar sporlarını mikroskop altında gözlemlemesine kadar
sürmüştür. Ayrıca Micheli, sporların çoğalması için uygun koşulların nemli ortamlar olduğunu, bu nedenle mantarların yağmurlu havalar sonrasında ortaya çıktığını açıklamıştır.
Mantarlar âlemi üyeleri hareket edemeyen, bir veya çok hücreli olabilen, hücre duvarına sahip, klorofil içermeyen tüketici ökaryotlardır . Fosil kayıtlar mantarların dünyada ilk kez 400 milyon yıl önce ortaya çıktıklarını göstermektedir. Tarihte Tarihte mantarlar, kök ve gövde gibi yapısal formları
olmamasına karşın yerden bitiyor olarak görülmesi ve hareket etmemesi nedeniyle bitkilere daha yakın bir form olarak kabul edilmiş ve bitki âlemi içerisine yerleştirilmiştir. Ancak daha sonra mikroskobun gelişmesi ile yapılan incelemeler bitkiler ve mantarların birbirinden tamamen farklı olduğunu göstermiştir. 1950’lerde Robert Whittaker mantarların klorofil içermemesi, doğadaki besin döngüsünde tüketici olarak yer
almaları ve köklerinin olmaması nedeniyle bitkilerden tamamen ayrılması gerektiğini söylemiştir. Her ne kadar mantarlar bir zamanlar bitkiler adı altında sınıflandırılsa da beslenme şekilleri, yapısal organizasyonları ve üremeleri bakımından bitkilerden ayrılmışlardır. Bugün yapılan son moleküler çalışmalar mantarların bitkilerden çok hayvanlara benzediğini göstermektedir.
Mantarların vücutları “hif” denilen ince iplikçiklerden oluşur. Hifler, ekmek küfü gibi mantarlarda kolaylıkla
görülürken, besin olarak kullandığımız büyük mantarlarda paketlenmiş hâlde bulunur. Hifler, miselyum adı verilen bağlantılar oluşturarak mantarın beslenme ağını oluşturur.
a. Mantarlarda Üreme
Mantarların üremesi sporlar yardımıyla gerçekleşir. Rüzgâr gibi fiziksel faktörler yardımıyla çevreye yayılan sporlar uygun bir ortam bulduklarında büyüyüp gelişerek mantarları oluşturur. Sporlar çok büyük miktarlarda üretilir. Örneğin puf mantarı trilyonlarca spor içeren toz bulutunu çevreye salar. Havaya saçılan bu mantar sporlarının yeryüzünden 160 km yüksekte bile bulunabildikleri belirlenmiştir. Sporlar hem üremeyi kolaylaştıran hem de mantarın farklı bölgelere yayılmasını sağlayan bir yapıya sahiptir
b. Mantarların Önemi
Mantar ve küf kelimeleri aklımıza çok da hoş olmayan şeyler getirmektedir. Gerçekten de mantarlar evde yetiştirdiğimiz bitkileri çürütme, besinlerimizin bozulmasına ve ayak mantarı vb. diğer hastalıklara neden olma gibi özellikleri ile hayatımızda yer alır. Ancak bizim çoğu zaman farkında olmadığımız doğadaki madde döngülerinin devam etmesi için mantarların varlığı oldukça önemlidir. Örneğin topraktaki ölü organizmalar, yapraklar, dışkılar mantarlar tarafından çürütülüp parçalanmasaydı doğal denge büyük sorunlarla karşı
karşıya kalırdı. Aynı zamanda mantarlar birçok bitkinin en büyük yardımcısıdır. Topraktaki mineralleri ve suyu almalarına yardım ederler. Tarih boyunca mantarlar insanlar tarafından da farklı amaçlarla kullanılmıştır. Besin maddesi olarak, antibiyotik ve bazı diğer ilaçların üretiminde ve ekmek kabartmak için mantarlar kullanılmaktadır
c. Ayrıştırıcılar Olarak Mantarlar
Mantarlar ve bakteriler olmasaydı bitkilerin büyümesi için gerekli olan karbon, azot ve diğer elementler organik maddelere bağlı kalacaktı. Bu maddelerin organik maddeye bağlı kalması bitkinin büyümesi için gerekli elementlere ulaşamaması anlamına gelmektedir. Etrafımız mantar sporları ile o kadar doludur ki bir bitki parçası yere düşer düşmez ya da böcek ölür ölmez hemen mantar sporları ile örtülür ve etrafları hifler ile sarılarak ayrışma başlar. Ekosistemdeki bu rolü açısından mantarların bazı türleri oldukça başarılıdır ancak küf mantarları besinlerimizi ve yaşadığımız bölgeleri etkiler.
Örneğin dünya genelinde elde edilen meyvenin %10’u ile %50’si arasındaki miktarı mantar saldırıları nedeniyle kaybolmaktadır. Diğer taraftan mantarların insanlık tarihine etkisi de oldukça ilginçtir. Örneğin II. Dünya Savaşı sırasında tropiklere yerleşen askerlerin çadırları, elbiseleri ve botları küfler tarafından parçalanmıştır.
ç. Hastalık Yapan Mantarlar
İnsanlar ve bitkiler üzerinde parazit olarak yaşayarak hastalığa neden olan mantarlar, bu âlemin %30’unu oluşturur. İnsanda meydana gelen mantar hastalıklarının genel terimi “mikozis”tir. Ciltte yaygın olarak görülen, atlet ayağı olarak bilinen, şiddetli kaşıntı ve kabarcıklara neden olan mantar hastalığı oldukça bulaşıcıdır. İnsan vücudunda normal olarak yaşayan bazı mantarlar, vücudun kimyası ve bağışıklık sistemi zayıfladığında kontrolsüz olarak çoğalmaya başlar. Örneğin bunlardan bir kısmı genellikle genital bölgede enfeksiyona
sebep olur. Bundan dolayı iç çamaşırı hijyenine özen gösterilmelidir.
d. Ticari Önemi Olan Mantarlar
Mantarlar insanlar tarafından besin kaynağı olarak kullanılır. Aynı zamanda kola üretiminde gerekli olan sitrik asitin üretilmesi için Aspergillus mantarı kullanılmaktadır. Diğer taraftan insanlar ekmeği kabartmak, alkollü içkileri fermente etmek için binlerce yıldır mayaları kullanmaktadırlar. Mantarlar tıbbi olarak da oldukça değerlidir. Bazı mantarlar bakteri hastalıklarının tedavisinde kullanılan antibiyotikleri üretir.
sürmüştür. Ayrıca Micheli, sporların çoğalması için uygun koşulların nemli ortamlar olduğunu, bu nedenle mantarların yağmurlu havalar sonrasında ortaya çıktığını açıklamıştır.
Mantarlar âlemi üyeleri hareket edemeyen, bir veya çok hücreli olabilen, hücre duvarına sahip, klorofil içermeyen tüketici ökaryotlardır . Fosil kayıtlar mantarların dünyada ilk kez 400 milyon yıl önce ortaya çıktıklarını göstermektedir. Tarihte Tarihte mantarlar, kök ve gövde gibi yapısal formları
olmamasına karşın yerden bitiyor olarak görülmesi ve hareket etmemesi nedeniyle bitkilere daha yakın bir form olarak kabul edilmiş ve bitki âlemi içerisine yerleştirilmiştir. Ancak daha sonra mikroskobun gelişmesi ile yapılan incelemeler bitkiler ve mantarların birbirinden tamamen farklı olduğunu göstermiştir. 1950’lerde Robert Whittaker mantarların klorofil içermemesi, doğadaki besin döngüsünde tüketici olarak yer
almaları ve köklerinin olmaması nedeniyle bitkilerden tamamen ayrılması gerektiğini söylemiştir. Her ne kadar mantarlar bir zamanlar bitkiler adı altında sınıflandırılsa da beslenme şekilleri, yapısal organizasyonları ve üremeleri bakımından bitkilerden ayrılmışlardır. Bugün yapılan son moleküler çalışmalar mantarların bitkilerden çok hayvanlara benzediğini göstermektedir.
Mantarların vücutları “hif” denilen ince iplikçiklerden oluşur. Hifler, ekmek küfü gibi mantarlarda kolaylıkla
görülürken, besin olarak kullandığımız büyük mantarlarda paketlenmiş hâlde bulunur. Hifler, miselyum adı verilen bağlantılar oluşturarak mantarın beslenme ağını oluşturur.
a. Mantarlarda Üreme
Mantarların üremesi sporlar yardımıyla gerçekleşir. Rüzgâr gibi fiziksel faktörler yardımıyla çevreye yayılan sporlar uygun bir ortam bulduklarında büyüyüp gelişerek mantarları oluşturur. Sporlar çok büyük miktarlarda üretilir. Örneğin puf mantarı trilyonlarca spor içeren toz bulutunu çevreye salar. Havaya saçılan bu mantar sporlarının yeryüzünden 160 km yüksekte bile bulunabildikleri belirlenmiştir. Sporlar hem üremeyi kolaylaştıran hem de mantarın farklı bölgelere yayılmasını sağlayan bir yapıya sahiptir
b. Mantarların Önemi
Mantar ve küf kelimeleri aklımıza çok da hoş olmayan şeyler getirmektedir. Gerçekten de mantarlar evde yetiştirdiğimiz bitkileri çürütme, besinlerimizin bozulmasına ve ayak mantarı vb. diğer hastalıklara neden olma gibi özellikleri ile hayatımızda yer alır. Ancak bizim çoğu zaman farkında olmadığımız doğadaki madde döngülerinin devam etmesi için mantarların varlığı oldukça önemlidir. Örneğin topraktaki ölü organizmalar, yapraklar, dışkılar mantarlar tarafından çürütülüp parçalanmasaydı doğal denge büyük sorunlarla karşı
karşıya kalırdı. Aynı zamanda mantarlar birçok bitkinin en büyük yardımcısıdır. Topraktaki mineralleri ve suyu almalarına yardım ederler. Tarih boyunca mantarlar insanlar tarafından da farklı amaçlarla kullanılmıştır. Besin maddesi olarak, antibiyotik ve bazı diğer ilaçların üretiminde ve ekmek kabartmak için mantarlar kullanılmaktadır
c. Ayrıştırıcılar Olarak Mantarlar
Mantarlar ve bakteriler olmasaydı bitkilerin büyümesi için gerekli olan karbon, azot ve diğer elementler organik maddelere bağlı kalacaktı. Bu maddelerin organik maddeye bağlı kalması bitkinin büyümesi için gerekli elementlere ulaşamaması anlamına gelmektedir. Etrafımız mantar sporları ile o kadar doludur ki bir bitki parçası yere düşer düşmez ya da böcek ölür ölmez hemen mantar sporları ile örtülür ve etrafları hifler ile sarılarak ayrışma başlar. Ekosistemdeki bu rolü açısından mantarların bazı türleri oldukça başarılıdır ancak küf mantarları besinlerimizi ve yaşadığımız bölgeleri etkiler.
Örneğin dünya genelinde elde edilen meyvenin %10’u ile %50’si arasındaki miktarı mantar saldırıları nedeniyle kaybolmaktadır. Diğer taraftan mantarların insanlık tarihine etkisi de oldukça ilginçtir. Örneğin II. Dünya Savaşı sırasında tropiklere yerleşen askerlerin çadırları, elbiseleri ve botları küfler tarafından parçalanmıştır.
ç. Hastalık Yapan Mantarlar
İnsanlar ve bitkiler üzerinde parazit olarak yaşayarak hastalığa neden olan mantarlar, bu âlemin %30’unu oluşturur. İnsanda meydana gelen mantar hastalıklarının genel terimi “mikozis”tir. Ciltte yaygın olarak görülen, atlet ayağı olarak bilinen, şiddetli kaşıntı ve kabarcıklara neden olan mantar hastalığı oldukça bulaşıcıdır. İnsan vücudunda normal olarak yaşayan bazı mantarlar, vücudun kimyası ve bağışıklık sistemi zayıfladığında kontrolsüz olarak çoğalmaya başlar. Örneğin bunlardan bir kısmı genellikle genital bölgede enfeksiyona
sebep olur. Bundan dolayı iç çamaşırı hijyenine özen gösterilmelidir.
d. Ticari Önemi Olan Mantarlar
Mantarlar insanlar tarafından besin kaynağı olarak kullanılır. Aynı zamanda kola üretiminde gerekli olan sitrik asitin üretilmesi için Aspergillus mantarı kullanılmaktadır. Diğer taraftan insanlar ekmeği kabartmak, alkollü içkileri fermente etmek için binlerce yıldır mayaları kullanmaktadırlar. Mantarlar tıbbi olarak da oldukça değerlidir. Bazı mantarlar bakteri hastalıklarının tedavisinde kullanılan antibiyotikleri üretir.
Tags:
9.SINIF KONU ANLATIM