Hücrenin iç yapısına yolculuk yaparken karşımıza çıkan ilk durak olan hücre zarı, hücreyi çepeçevre saran bir zar (membran) ve bütün hücrelerde bulunan ortak bir kısımdır
Hücrelerin bulundukları ortamda canlılığını devam ettirmesi ortamdan ihtiyaç duydukları maddeleri alması ve ortama metabolik atıklarını vermesine bağlıdır. Hücre metabolizması sonucu üretilen atık maddeler de dışarı verilemezse bu ürünlerin hücrede birikmesi zehir etkisi yapar ve hücrenin ölümüne neden olur. Hücre zarı esnektir, hücreyi dağılmaktan ve dış etkilerden korur, hücreye şekil verir.
Biyologlar, 1900’lü yıllardan itibaren hücre zarının yapısını açıklamaya çalışmışlar ve bununla ilgili birçok model önermişlerdir. Bugün, 1972’de S.J. Singer ve G. Nicholson tarafından geliştirilen akıcı mozaik zar modeli hücre zarının yapısını açıklamada geçerli kabul edilen modeldir. Bu modele göre hücre zarı; protein, karbohidrat ve lipit moleküllerinden meydana gelmiştir.
Hücre zarının yapısındaki çift lipit tabakası akıcı olup sürekli hareket hâlindedir. Protein molekülleri ise lipit tabakalarının yüzeyinde ya da arasında kısmen veya tamamen gömülü olarak bulunur. Hücre zarı akıcıdır çünkü yağ tabakası hareketlidir. Hücre zarı mozaiktir çünkü hem yağ hem de protein bulundurur. Hücre zarında bulunan proteinler yüzey ve iç proteinleri olarak iki kısımda incelenebilir. İç proteinlerin çoğu zarın
iki yanında, açık kısımlar bulunacak biçimde lipit tabakalar arasında kanallar oluşturur. Bu proteinlere kanal proteini adı verilir. Bu kanallar hücrenin madde alışverişinde görev yapar. Proteinlerin sayısı ve dağılımları, hücreler arasında farklılıklar gösterebilir.
Hücre zarı, hücrelerin birbirini ve kimyasalları tanımasını yapısında bulunan glikoprotein, glikolipid gibi moleküllerle sağlar. Bu moleküllerin zar yapısındaki miktarı ve dağılımının farklılığı, her hücrenin zar yapısının kendine özgü olmasını sağlar. Böylece çok hücrelilerde hücreler birbirine bağlanır. Hücreler hücre zarının özgüllüğü sayesinde birbirlerini ve hormonlar gibi özel molekülleri tanıyabilir, hücre içine alınacak maddeleri seçebilir.
Hücre zarı seçici geçirgendir. Bir molekülün zardan geçip geçemeyeceği ya da ne kadar kolaylıkla geçebileceği molekülün ve hücrenin özelliğine bağlıdır. Bu moleküllerin seçilmesinde bazı kurallar vardır. Hücre zarından küçük moleküller, oksijen, karbondioksit gibi gazlar, yağda çözünen maddeler (A, D, E ve K vitaminleri) ya da yağı çözen maddeler (alkol, eter vb.) kolaylıkla geçebilir.
• Hücre Zarından Madde Geçişleri
Bir hücrenin canlılığını sürdürebilmesi için hücre zarından madde geçişlerinin devamlı olması gereklidir. Hücre zarından madde geçişleri, enerji (ATP) harcanıp harcanmamasına göre iki grupta incelenir. Bu gruplar şunlardır:
A. Pasif Taşıma
B. Aktif Taşıma
Hücrelerin bulundukları ortamda canlılığını devam ettirmesi ortamdan ihtiyaç duydukları maddeleri alması ve ortama metabolik atıklarını vermesine bağlıdır. Hücre metabolizması sonucu üretilen atık maddeler de dışarı verilemezse bu ürünlerin hücrede birikmesi zehir etkisi yapar ve hücrenin ölümüne neden olur. Hücre zarı esnektir, hücreyi dağılmaktan ve dış etkilerden korur, hücreye şekil verir.
Biyologlar, 1900’lü yıllardan itibaren hücre zarının yapısını açıklamaya çalışmışlar ve bununla ilgili birçok model önermişlerdir. Bugün, 1972’de S.J. Singer ve G. Nicholson tarafından geliştirilen akıcı mozaik zar modeli hücre zarının yapısını açıklamada geçerli kabul edilen modeldir. Bu modele göre hücre zarı; protein, karbohidrat ve lipit moleküllerinden meydana gelmiştir.
Hücre zarının yapısındaki çift lipit tabakası akıcı olup sürekli hareket hâlindedir. Protein molekülleri ise lipit tabakalarının yüzeyinde ya da arasında kısmen veya tamamen gömülü olarak bulunur. Hücre zarı akıcıdır çünkü yağ tabakası hareketlidir. Hücre zarı mozaiktir çünkü hem yağ hem de protein bulundurur. Hücre zarında bulunan proteinler yüzey ve iç proteinleri olarak iki kısımda incelenebilir. İç proteinlerin çoğu zarın
iki yanında, açık kısımlar bulunacak biçimde lipit tabakalar arasında kanallar oluşturur. Bu proteinlere kanal proteini adı verilir. Bu kanallar hücrenin madde alışverişinde görev yapar. Proteinlerin sayısı ve dağılımları, hücreler arasında farklılıklar gösterebilir.
Hücre zarı, hücrelerin birbirini ve kimyasalları tanımasını yapısında bulunan glikoprotein, glikolipid gibi moleküllerle sağlar. Bu moleküllerin zar yapısındaki miktarı ve dağılımının farklılığı, her hücrenin zar yapısının kendine özgü olmasını sağlar. Böylece çok hücrelilerde hücreler birbirine bağlanır. Hücreler hücre zarının özgüllüğü sayesinde birbirlerini ve hormonlar gibi özel molekülleri tanıyabilir, hücre içine alınacak maddeleri seçebilir.
Hücre zarı seçici geçirgendir. Bir molekülün zardan geçip geçemeyeceği ya da ne kadar kolaylıkla geçebileceği molekülün ve hücrenin özelliğine bağlıdır. Bu moleküllerin seçilmesinde bazı kurallar vardır. Hücre zarından küçük moleküller, oksijen, karbondioksit gibi gazlar, yağda çözünen maddeler (A, D, E ve K vitaminleri) ya da yağı çözen maddeler (alkol, eter vb.) kolaylıkla geçebilir.
• Hücre Zarından Madde Geçişleri
Bir hücrenin canlılığını sürdürebilmesi için hücre zarından madde geçişlerinin devamlı olması gereklidir. Hücre zarından madde geçişleri, enerji (ATP) harcanıp harcanmamasına göre iki grupta incelenir. Bu gruplar şunlardır:
A. Pasif Taşıma
B. Aktif Taşıma
Tags:
9.SINIF KONU ANLATIM