DİLİN MİLLET HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Bir milleti ayakta tutan, onun varlığını ve devamını sağlayan, millî şuuru besleyen, bir millete mensup olma hazzını veren ve bireylerini birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan unsur olarak dilin, millet hayatındaki yeri çok önemlidir. Öyle ki milletin varlığı, dilin varlığıyla mümkündür.
Millî varlığın korunmasıyla dilin korunması arasında çok sıkı bir ilgi vardır.
Bir milletin dili bozulursa kültüründe sıkıntılar ortaya çıkar.
Düşünce, sanat ve edebiyat alanlarında çöküntü başlar. Dil asıl işlevini (insanlar arasında anlaşma aracı olma) yerine getiremez.
Dil, milletin manevi gücünün aynasıdır. Bir milletin kültürel değerlerini oluşturan ve o milleti ayakta tutan; edebiyatı, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, ahlak anlayışı, müziği... geçmişten günümüze ancak dil sayesinde aktarılmaktadır.
Dolayısıyla dilin korunmasıyla millî varlığın korunmasını aynı seviyede algılamak gerekir.
KÜLTÜR
Atatürk’ün ifadesiyle kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.
Kültür, milletin fertleri arasında sosyal akrabalık bağını oluşturan (başta dil olmak üzere tarih, din, örf ve âdetler, hukuk sistemi, müzik, güzel sanatlar, ekonomi, ahlak anlayışı ve dünya görüşü... gibi) maddi ve manevi değerlerin tümüdür ve bu değerler kültürün başlıca unsurlarını oluşturur. Bunlar o milletin fertlerini birbirine bağlarken, diğer milletlerden ayırır; içeride birleştirici, dışarıya karşı ayırıcı rol üstlenir.
Kültürün Özellikleri1. Millîlik
2. Süreklilik
3. Özgünlük
4. Ortaklık
5. Canlılık ve Doğallık
6. Uyumluluk
7. Özünün Değişmezliği
DİL- KÜLTÜR İLGİSİ
Millî kültürün temel unsuru olan dil, bir taraftan kültürü beslerken diğer yandan kültürle beslenir ve kültürel değerleri sonraki nesillere aktarmada çok önemli bir işlevi yerine getirir. Maddi, manevi kültürel değerlerin oluşmasında ve aktarılmasında dilin inkâr kabul etmez bir rolü vardır.
Bir dilin gücünü, söz varlığını, estetiğini, sınırlarını… o milletin kültürü belirler. Dolayısıyla ana dilini iyi öğrenmeye çalışan bir kişi, milletinin dünya görüşünü, bakış açısını, anlayışını, felsefesini kısaca millî kültürünü de öğrenmiş olacaktır. Zira o dille yazılmış bir metindeki her kelime, o kültürün özelliklerinden ve inceliklerinden ayrıntılar verecektir.
Kelimelerin anlamları, o toplumun kültürel değerleriyle bağlantılıdır. Bu anlam incelikleri, kültürün dildeki yansımalarını da örnekler. Mesela, bir Arab’ın güneşten korunmak için güneşliğe (şems+iye = güneş+lik) ihtiyacı vardır. Bir Alman ise yağmurdan korunmak için yağmurluğa (regenschrim) ihtiyaç duyar.
Dilin sosyal bir varlık olmasıyla ilgili yukarıda verilen örnekler, dil ile kültür arasındaki bağlantının ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Vaktiyle gazinoya gitmeyen, flört etmeyen Türk’ün söz varlığında elbette bunları karşılayacak Türkçe bir kelime olmayacaktır.
Bir milleti ayakta tutan, onun varlığını ve devamını sağlayan, millî şuuru besleyen, bir millete mensup olma hazzını veren ve bireylerini birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan unsur olarak dilin, millet hayatındaki yeri çok önemlidir. Öyle ki milletin varlığı, dilin varlığıyla mümkündür.
Millî varlığın korunmasıyla dilin korunması arasında çok sıkı bir ilgi vardır.
Bir milletin dili bozulursa kültüründe sıkıntılar ortaya çıkar.
Düşünce, sanat ve edebiyat alanlarında çöküntü başlar. Dil asıl işlevini (insanlar arasında anlaşma aracı olma) yerine getiremez.
Dil, milletin manevi gücünün aynasıdır. Bir milletin kültürel değerlerini oluşturan ve o milleti ayakta tutan; edebiyatı, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, ahlak anlayışı, müziği... geçmişten günümüze ancak dil sayesinde aktarılmaktadır.
Dolayısıyla dilin korunmasıyla millî varlığın korunmasını aynı seviyede algılamak gerekir.
KÜLTÜR
Atatürk’ün ifadesiyle kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.
Kültür, milletin fertleri arasında sosyal akrabalık bağını oluşturan (başta dil olmak üzere tarih, din, örf ve âdetler, hukuk sistemi, müzik, güzel sanatlar, ekonomi, ahlak anlayışı ve dünya görüşü... gibi) maddi ve manevi değerlerin tümüdür ve bu değerler kültürün başlıca unsurlarını oluşturur. Bunlar o milletin fertlerini birbirine bağlarken, diğer milletlerden ayırır; içeride birleştirici, dışarıya karşı ayırıcı rol üstlenir.
Kültürün Özellikleri1. Millîlik
2. Süreklilik
3. Özgünlük
4. Ortaklık
5. Canlılık ve Doğallık
6. Uyumluluk
7. Özünün Değişmezliği
DİL-
Millî kültürün temel unsuru olan dil, bir taraftan kültürü beslerken diğer yandan kültürle beslenir ve kültürel değerleri sonraki nesillere aktarmada çok önemli bir işlevi yerine getirir. Maddi, manevi kültürel değerlerin oluşmasında ve aktarılmasında dilin inkâr kabul etmez bir rolü vardır.
Bir dilin gücünü, söz varlığını, estetiğini, sınırlarını… o milletin kültürü belirler. Dolayısıyla ana dilini iyi öğrenmeye çalışan bir kişi, milletinin dünya görüşünü, bakış açısını, anlayışını, felsefesini kısaca millî kültürünü de öğrenmiş olacaktır. Zira o dille yazılmış bir metindeki her kelime, o kültürün özelliklerinden ve inceliklerinden ayrıntılar verecektir.
Kelimelerin anlamları, o toplumun kültürel değerleriyle bağlantılıdır. Bu anlam incelikleri, kültürün dildeki yansımalarını da örnekler. Mesela, bir Arab’ın güneşten korunmak için güneşliğe (şems+iye = güneş+lik) ihtiyacı vardır. Bir Alman ise yağmurdan korunmak için yağmurluğa (regenschrim) ihtiyaç duyar.
Dilin sosyal bir varlık olmasıyla ilgili yukarıda verilen örnekler, dil ile kültür arasındaki bağlantının ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Vaktiyle gazinoya gitmeyen, flört etmeyen Türk’ün söz varlığında elbette bunları karşılayacak Türkçe bir kelime olmayacaktır.