AKALAZYA
- Özofagusu uyaran miyenterik ağdaki hasardan dolayı özofagusun alt ucundaki sfinkter gevşeyemez; besinler mideye geçemez ve özofagusda birikir.
- Özofagus genişler ve yutma güçlüğü meydan gelir.
- Özofagusun genişlemesiyle karakterize olan bu hastalığa akalazya
HİATUS HERNİSİ
- Özefagusun , göğüs boşluğundan karın boşluğuna geçmesini sağlayan diyafragma üzerinde yer alan deliktir (özefagealhiatus).
- Hiatusun normalden geniş ve gevşek olması durumunda midenin bir bölümünün karın boşluğundan göğüs boşluğuna geçmesi, fıtıklaşması durumudur.
- Etyoloji :Aşırı zayıflık, travma, yaşlılık gibi kas sisteminin zayıflaması sonucu
- Özofajit : Özefagus dokusunun iltihaplanmasıdır.
- Özefagus Kanseri : Dünyada görülen en yaygın kanser türüdür. Türkiye'de en fazla Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde görülür.
- Etyoloji : Nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür. Risk faktörleri olarak alkol, sigara kullanımı, kostik madde alımı, özefageal darlıklar, baş ve boyun kanserleri, sıcak yemek, sıcak çay içimi, A vitamini ve çinko eksikliği gösterilmektedir.
GASTRİT
- Midenin iç yüzeyi epitelve mukoza hücrelerinden oluşan bir bariyer ile kaplıdır.
- Bu bariyer mideyi kendi asit salgısından korur.
- Herhangi bir nedenle mide bariyeri tahrip olursa inflamasyon faktörleri mide mukozasının derinlerine geçerek bariyerin geçirgenliğini arttırır.
- Mukoza bozulur, mide bezlerinin aktivitesi azalır ve atrofi oluşur.
- Hidroklorik asit salgısını etkisi artar ve bariyerin daha da bozulmasına neden olan gastrit meydana gelir.
- Gastrik atrofide mide HCL salgısı yapamazpH6,5’in üstüne çıkınca pepsin de aktive olamaz.
- Mide atrofisi sonucu intrensek faktör de salgılamaz ve B12 vitamininin ileumdanemilimi bozulur ve pernisiyöz anemi gelişir.
REFLÜ
- Özofagus sfinkteri tam olarak kapanamadığı zaman mide içeriği özafagusa geri kaçar bu durum reflü olarak adlandırılır.
- Mide içeriği özofagus dayanmaya neden olur.
- Özofagus alt ucunda ülser oluşumuna bağlı olarak daralma da görülebilir.
- Hastalık asit pompası inhibitörlerinin kullanımı ile tedavi edilebilir.
MİDE ÜLSERİ
- Mide mukozasının bir çok faktör tarafından önce yüzeysel bütünlüğünün bozulması ve ülserasyonlar (açık yaralar) oluşması; daha sonra yakın dokuların da etkilenmesidir.
- Mide mukozasında çeşitli nedenlerle meydana gelen yüzeysel doku defektleri (erozyonlar) olarak da tanımlanır.
- Defektin, mukozayı aşarak submukoza ve muskularis propia tabakasını da içerecek şekilde ilerlemesiyle peptik ülser oluşur.
- Ülserler, bulunduğu organa göre isimlendirilir. Gastrik mukozada ise mide ülseri, duedonumda ise duedonum ülseri denir.
İNCE BAĞIRSAK DİVERTİKÜLÜ
- İnce bağırsak mukozasının herhangi bir yerinden kas dokusunu geçerek serozaya doğru cep şeklinde girintiler oluşturmasıdır.
ÜLSERATİF KOLİT
- Kolonun, (kalın barsağın) mukoza ve mukoza altı dokusunun iltihaplanması ile karakterize hastalığıdır.
- Etyoloji :Kesin olmamakla birlikte genetik, psikosomatik, otoimmün faktörler, viral (RNA virüsü) ve bakteriyel etkenler neden olmaktadır.
APANDİSİT
- Apandisit :Appendeksin iltihaplanmasına apandisit denir.
- Etyoloji: Appendeksin çeşitli cisimlerle tıkanması (meyve çekirdeği, minik taşlar, yabancı cisimler vs.) ve bunun sonucunda burada bakterilerin üremesi, paraziter tıkanmalar, bakteriyel enfeksiyonlar, tümöral tıkanamalara bağlı olarak apandisit gelişebilir.
Belirtiler ve Bulgular :
- Karın ağrısı (Ani başlar, önce yaygın , daha sonra göbek çevresinde ya da karnın üst orta hattında yoğunlaşır.
- Daha sonra ağrı, yaygınlığını kaybederek karnın sağ alt kısmında, sağ inguinal bölgede yoğunlaşır.
- Ağrı, yürüme ve hareket ile artar; dinlenme ve sağ bacağın bükülmesiyle azalır ve kolik tarzındadır.)
- Bulantı ve kusma (Ağrıdan sonra başlar. Bu da enteritten ayrıcı bir bulgudur.)
- Dil paslıdır, hastada gıdalara karşı isteksizlik vardır.
- Hafif ateş vardır.
AKUT BATIN TABLOSU
- Akut batın tablosu, tek bir hastalık tablosunu değil bir klinik tabloyu anlatmak için kullanılmaktadır.
- Karın boşluğunda yer alan bütün organlarda oluşan patolojik tüm bulgular, akut batın tablosu içine girer.
- Etyoloji: Appendiksin iltihaplanması, pankreasın iltihaplanması, ince ve kalın bağırsak enfeksiyonları, karın zarının iltihaplanması (peritonit), perfore olan ülserler, karın içindeki organların tıkanmaları ve kanamaları, safra kesesi ve safra yollarında oluşan enfeksiyonlar akut batın tablosu içinde değerlendirilir.
- Akut batın tablosu; trafik kazaları, düşmeler, ezilmeler ve yaralanmalara bağlı olarak da gelişebilir. Travma sonrası dalak, karaciğer, mide, bağırsaklar ve damarlar parçalanabilir. Mide ve bağırsak içeriği, batın dışına veya batın içine sızabilir. Bazen de sırttan alınan darbeler böbreklerde zedelenmelere neden olabilir. Bu durumda idrar kana karışabilir ve akut batın tablosunu oluşturabilir.
Belirtiler ve Bulgular :
- Batında hassasiyet ve ağrı,
- Bulantı, kusma, iştahsızlık,
- Yüzeysel ve hızlı solunum,
- Batında gerginlik, şişkinlik,
- Defekasyon sayısının azalması ya da olmaması,
- Soğuk soğuk terleme,
- Taşikardi,
- Ateş
- Hastada şok tablosu gelişebilir,
İLEUS
- Gaz ve gaita çıkışının durması ile karakterize bir tablodur.
- Bu tablonun nedeni, bağırsak kanalının herhangi bir yerinde tıkanma oluşmasıdır.
- Gaita ve gaz çıkarılamayınca karında gerginlik, şişkinlik oluşur.
- Tıkanma başlangıçta ağrısızdır.
- Ağrı tıkanma arttıkça ve süre uzadıkça oluşur.
HEMOROİD
- Anorektal bölgede bulunan venlerin genişlemesi ile ortaya çıkan bir durumdur.
- Hemoroidler iç ve dış olarak meydana gelmektedir.
- Hemoroidal doku oluşumunda yabancı ya da sonradan gelişen bir oluşum yoktur. Meydana gelen oluşum rektumun anal kanalın normal anatomik bir parçasıdır.
- Etyoloji:
- –Hareketsiz bir yaşam,
- –sürekli oturarak çalışmak,
- –Bağırsak alışkanlığında değişiklikler ,
- –şişmanlık, gebelik,
- –alkol kullanmak,
- –yeterince lifli gıda tüketmemek ve
- –bağırsak bölgesinde oluşan tümörler hemoroid oluşumunda etkilidir.
- Rektum Fistülleri :Anorektal bölgede oluşan enfeksiyonlara bağlı olarak apseler gelişir, bu apselerin özel anatomik yerlerden boğulmaları ile de fistüller oluşur.
PROLAPSUS
- Bir organın yapısındaki yetersizlik veya kendisini tutan bağların gevşemesi sonucu olduğu yerden ayrılarak aşağıya sarkmasıdır.
- Sarkan organa göre isimlendirilir.
- Rektum mukozasının ya da rektumun anüsten dışarı çıkmasına rektum prolapsusu denir.
HERNİLER
- Herni (fıtık), karın içi organlarının karın duvarı kası, fasya ve mezenterlerin çevresindeki bir açıklıktan yer değiştirmeleri şeklinde tanımlanabilir.
- Fıtıklar; kasık fıtıkları (inguinal , femoral), karının ön duvar fıtıkları (ventral , umbilikal) olarak sınıflandırılır.
SİROZ
- Bir çok karaciğer hastalığının sonucu olarak ortaya çıkan kronik ve zamanla ilerleyen bir hastalıktır.
- Sirozun oluşmasına neden olan hastalıklarda karaciğerin parankim hücrelerinde nekroz, skarve rejenerasyon söz konusudur.
- Siroz hastalığı ile beraber birçok komplikasyon gelişir; hastalarda yaşam süresi kısalır.
Etyoloji:
- Alkolizm ,
- Hepatit B, C, D,
- İlaçlar ve toksinler,
- Antitripsineksikliği gibi metabolikbozukluklar,
- Otoimmün hepatit, biliyertıkanıklık, venöz kan akımının bozukluğu,
- Kalp yetmezliği,
- Malnütrisyon(beslenme bozukluğu),
- Konjenitalsifiliz,
KİST HİDATİK
- Karaciğerde, ekinokokus granüloza parazitinin neden olduğu enfeksiyondur.
Etyoloji:
- Koyun ve köpekler, hastalığın yayılmasında etkilidir.
- Enfekte olmuş koyunların organlarının köpekler tarafından yenmesiyle köpeklerin bağırsaklarına geçen parazitler, burada çoğalır.
- Köpekler dışkılarıyla tarla, çayır, sebze ve bitkileri kirletir.
- Bunların insanlar tarafından yenilmesiyle hastalık insanlara bulaşır ve hastalık tablosunu oluşturur.
- Enfekte olmuş gıdalarla mideye gelir, mide sıvısında çözünür ve bağırsaklara yapışma özelliği kazanırlar.
- Bağırsaklara yapışan parazitler, portalven yoluyla karaciğer parankim dokusuna ulaşır ve karaciğerde kist oluşturur.
- Parazitlerin % 70'i karaciğerde kalır, % 30'u karaciğeri geçer ve diğer organlarda kist oluşumuna neden olur.
- Hastalık, uzun süre hatta yıllarca belirti vermeden kalabilir.
- Hastanın hikayesinde etkenle karşılaşma, genellikle çocukluk yaşlarında olduğu görülür.
- Kolesistit: Safra kesesinin enfeksiyonuna, kolesistitdenir.
- Kolelityaz(Kolelithiazis): Safra kesesinde taş oluşumuna bağlı olarak gelişen bir tablodur.
GLUTEN ALERJİSİ
- Buğday ve çavdardaki glutenin toksik etkisi ile immunolojik reaksiyonlar oluşur.
- İnce bağırsak mikrovilluslarının harabiyeti sonucunda absorbsiyon alanı yarıya iner.
- Diyetten buğday ve çavdar çıkarılınca tamamen düzelir.
LAKTOZ İNTOLERANSI
- Laktaz enzimi az olan bireylerde, alınan laktoz tam olarak sindirilemez ve birazı ince bağırsakta kalarak laktoz intoleransına yol açar.
- Laktoz intoleransıolan kişilerde emilmemiş laktoz bir miktar suyun da emilimini önler.
- Laktoz içeren bu sıvı kalın bağırsağa geçer; burada bakteriler laktozu sindirir. Bu esnada bol miktarda gaz ve aktif iyon emilimini inhibeeden organik ürünler meydana gelir.
- Bu organik ürünlerin kalın bağırsakta su emilimini engellemesinin yanı sıra bağırsaktan sıvı salgılanmasına neden olur ve böylece diyaregörülür.
- Diyare çeşitli sebeplerle kalım bağırsakta dışkının hızlı ilerlemesi sonucu görülür.
- Diyarenin nedenleri olarak enterit, ülseratifkolit ve psikojenik diyare sayılabilir.
- Bağırsak kanalında bakteri, virüs ve parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlara enteritadı verilir.
- Aşırı mukoza iritasyonu, sekresyonlarda ve bağırsak hareketlerinde artış meydana gelir.
- Elektrolit kaybı ile beraber dehidratasyon görülür.
Tags:
BİYOLOJİ KARIŞIK