“Epik” kavramı Yunanca “epope” sözcüğünden türetilmiştir. Tarih öncesi dönemlerle ilgili “tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları ele alıp işleyen şiirlere epope (destan) denir. Bu tür metinlerde epik (destansı) anlatımdan yararlanılır.
Destanların büyük bir bölümü yazı öncesi çağlarda oluşmuştur. Bundan dolayı destanlar sözlü verimler arasında yer alır. Hemen bütün toplumlarda destanların önemli bir yeri vardır. Destanlar, millet hayatında derin izler bırakan savaş, göç gibi önemli tarihî ve toplumsal olayların, kahramanlıkların hikâye edildiği şiirlerdir. Epik şiir türü içinde yer alan destanlarda, olağanüstü özellikleri olan kahramanların, tanrıların savaşları yanında, eski çağ insanlarının yaratılış konusundaki düşünceleri, milletlerin çeşitli özlemleri, hayalleri anlatılır. Destanlar, anlatma ve dinleme ihtiyacından doğmuş, sözlü gelenek içinde ağızdan ağıza aktarılarak gelişimini sürdürmüş ve sonradan yazıya geçirilmiştir.
Destanlar, bir yönüyle halk gözüyle görülüp duyulan olayların, onun hayaliyle ortaya çıkan masallaştırılmış tarihsel metni özelliği gösterir. Destanların olağanüstü öğeler içermesi, onların bütünüyle tarihsel gerçeklerden kopuk olduğu anlamına gelmez. Olağanüstü öğeler bir kenara bırakılacak olursa destanların milletlerin tarihini aydınlatan önemli bir kaynak olduğu görülür.
Türk edebiyatı, destanlar yönüyle oldukça zengindir. Bu destanlarda milletimizin duygu, düşünce, hayal ve inançlarını ve yaşamını türlü yönleriyle görmek mümkündür.
Özellikleri:
1.Olağanüstü olaylar ve kişiler anlatılır.
2.Destan türünün yiğitçe havası vardır.
3.Yapıp etmeler yani fiiller ön plandadır.
4.Tarihi konular ve kahramanlıklar işlenir.
5.Etkileyici bir özellik taşır.
6.Sürekli hareket vardır.
7.Kelimeler mecaz ve yan anlamlarda kullanılabilirler.
8 Şiir, destan roman, hikâye, tiyatro, destansı anlatımın kullanıldığı türlerdir.
9.Anlatımda abartıya yer verilebilir.
10.Sanatlı bir dil kullanılır.
Örnek metin: s.124 Çanakkale Şehitlerine, s. 125Sivastopol,Osmancık, Kanije Kalesi’nin Fethi, Genç Osman
Bu metin Oğuz Kağan Destanı’ndan alınmıştır. Daha önce de belirttiğimiz gibi destanda olağanüstülükler söz konusudur. Oğuz Kağan’ın, annesini bir kez emdikten sonra çiğ et ve şarap istemesi, kırk gün sonra büyüyüp yürümesi gerçek yaşamda rastlanmayan olaylardır. Yine destanda o dönemde Türklerin ağırlıklı onlarla et yediklerini, demiri ve bakırı işleyip kullandıkları görülmektedir. Bütün bunlar, o dönemde Türklerin sosyal yaşamı, bilim ve uygarlıkta geldikleri düzeyi göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Destanda “ayakları öküz ayağı gibi, beli kurt beli gibi” söz gruplarında gördüğünüz gibi benzetmelerden yararlanılmıştır. Bütün bunlar, Türklerin o dönemde yalın ve işlenmiş bir dil
Tags:
10.SINIF KONU ANLATIM