Tüm canlı hücrelerin kendi enerjilerini üretmek zorunda olduklarını biliyorsunuz. Hücrelerimiz besinlerden ATP sentezlerken aynı tepkimeleri mi gerçekleştirir? Benzer tepkimeler sırasında tüm canlılarda aynı enzimlerin kullanılması ne anlama gelir?
Glikoliz, canlıların fotosentetik olup olmamasına ya da prokaryot, ökaryot olmasına bakılmaksızın her hücrenin sitoplazmasında gerçekleşen bir olaydır. Fabrikaya benzetebileceğiniz her bir hücreye alınan glikoz çeşitli enzimler yardımıyla parçalanarak üç karbonlu hâle getirilir. Glikozun piruvata çevrilmesi sırasında da bir
miktar ATP’nin üretildiği tepkime dizisine glikoliz denir
Glikoliz tepkimeleri oksijenli ve oksijensiz solunum yapan bütün hücrelerde ortaktır. Bu tepkimelerin tüm canlılarda ortak oluşu glikoliz olayını kontrol eden kalıtsal yapı ve enzimlerin
benzer olduğunu gösterir.
Oksijenli solunum yapan hücrelerde solunumun ilerleyen evreleri için gerekli ürünlerin nasıl oluştuğunu anlayabilmek için glikoliz sürecinin iyi bilinmesi gerekir.
Glikoliz tepkimelerini basamaklandıracak olursak;
• Glikoz molekülünün tepkimeye girebilmesi için enerji alarak aktifleşmesi gerekir. Gerekli olan aktivasyon enerjisi ATP molekülünden sağlanır. Glikoz molekülüne sitoplazmada bulunan ATP’den bir fosfat molekülünün bağlanmasıyla glikoz monofosfat oluşur.
• Glikoz monofosfat, enzimler yardımıyla herhangi bir maddenin katılımı olmadan kimyasal bağlardaki yapısal değişimle fruktoz monofosfata dönüşür. Bu yapısal değişimin amacı kararlı bir bileşik olan glikoz monofosfatı kararsız bileşik olan fruktoz monofosfata dönüştürmektir.
• Fruktoz monofosfata sitoplazmada bulunan ATP molekülünün bir fosfatı daha bağlanarak fruktoz difosfat oluşur. Bu sırada ATP molekülü ADP’ye dönüşür.
• Kararsız bir bileşik olan fruktoz difosfat molekülü de bir enzim yardımıyla parçalanarak iki molekül fosfogliseraldehiti (PGAL) oluşturur.
• Oluşan iki fosfogliseraldehitlerden (PGAL) ayrılan proton (H+) ve elektronlar, koenzim olan NAD+ (Nikotinamit adenin dinükleotit) molekülüne aktarılır. Böylece 2NADH+H+ oluşur. Her iki fosfogliseraldehit molekülünden ayrılan hidrojenlerin yerine birer fosfat daha bağlanır ve iki fosfat içeren üç karbonlu difosfogliserik asit (DPGA) oluşur. Bu durumda eklenen fosfat grubu ATP'den değil sitoplazmadaki inorganik fosfattan sağlanır.
• Oluşan her iki difosfogliserik asidin ikişer fosfat grubu enzimler yardımıyla ortamdaki ADP’lere bağlanarak substrat seviyesinde fosforilasyonla toplam 4 ATP molekülünün sentezlenmesi sağlanır. Glikoliz tepkimeleri sonucunda 2 molekül pirüvat oluşur. Bu aşamada glikozdan aktarılan enerjinin büyük çoğunluğu pirüvat
molekülünde tutulur.
Özetle glikolizde iki pirüvat molekülü, 2 NADH+H+ ve toplam 4 ATP sentezlenir. Glikoliz tepkimelerinin başlangıcında tepkimeyi aktif hâle getirmek için 2 ATP kullanıldığından 1 molekül glikozdan pirüvata kadar net 2 ATP sentezlenmiş olur.
Glikoliz tepkimeleri sonunda açığa çıkan enerji ATP molekülünde tutulmaktadır. Bu tepkimeler sırasında oluşan 2 NADH+H+ molekülü ise solunumun son aşamasında ATP sentezinde rol alır.
Glikoliz, canlıların fotosentetik olup olmamasına ya da prokaryot, ökaryot olmasına bakılmaksızın her hücrenin sitoplazmasında gerçekleşen bir olaydır. Fabrikaya benzetebileceğiniz her bir hücreye alınan glikoz çeşitli enzimler yardımıyla parçalanarak üç karbonlu hâle getirilir. Glikozun piruvata çevrilmesi sırasında da bir
miktar ATP’nin üretildiği tepkime dizisine glikoliz denir
Glikoliz tepkimeleri oksijenli ve oksijensiz solunum yapan bütün hücrelerde ortaktır. Bu tepkimelerin tüm canlılarda ortak oluşu glikoliz olayını kontrol eden kalıtsal yapı ve enzimlerin
benzer olduğunu gösterir.
Oksijenli solunum yapan hücrelerde solunumun ilerleyen evreleri için gerekli ürünlerin nasıl oluştuğunu anlayabilmek için glikoliz sürecinin iyi bilinmesi gerekir.
Glikoliz tepkimelerini basamaklandıracak olursak;
• Glikoz molekülünün tepkimeye girebilmesi için enerji alarak aktifleşmesi gerekir. Gerekli olan aktivasyon enerjisi ATP molekülünden sağlanır. Glikoz molekülüne sitoplazmada bulunan ATP’den bir fosfat molekülünün bağlanmasıyla glikoz monofosfat oluşur.
• Glikoz monofosfat, enzimler yardımıyla herhangi bir maddenin katılımı olmadan kimyasal bağlardaki yapısal değişimle fruktoz monofosfata dönüşür. Bu yapısal değişimin amacı kararlı bir bileşik olan glikoz monofosfatı kararsız bileşik olan fruktoz monofosfata dönüştürmektir.
• Fruktoz monofosfata sitoplazmada bulunan ATP molekülünün bir fosfatı daha bağlanarak fruktoz difosfat oluşur. Bu sırada ATP molekülü ADP’ye dönüşür.
• Kararsız bir bileşik olan fruktoz difosfat molekülü de bir enzim yardımıyla parçalanarak iki molekül fosfogliseraldehiti (PGAL) oluşturur.
• Oluşan iki fosfogliseraldehitlerden (PGAL) ayrılan proton (H+) ve elektronlar, koenzim olan NAD+ (Nikotinamit adenin dinükleotit) molekülüne aktarılır. Böylece 2NADH+H+ oluşur. Her iki fosfogliseraldehit molekülünden ayrılan hidrojenlerin yerine birer fosfat daha bağlanır ve iki fosfat içeren üç karbonlu difosfogliserik asit (DPGA) oluşur. Bu durumda eklenen fosfat grubu ATP'den değil sitoplazmadaki inorganik fosfattan sağlanır.
• Oluşan her iki difosfogliserik asidin ikişer fosfat grubu enzimler yardımıyla ortamdaki ADP’lere bağlanarak substrat seviyesinde fosforilasyonla toplam 4 ATP molekülünün sentezlenmesi sağlanır. Glikoliz tepkimeleri sonucunda 2 molekül pirüvat oluşur. Bu aşamada glikozdan aktarılan enerjinin büyük çoğunluğu pirüvat
molekülünde tutulur.
Özetle glikolizde iki pirüvat molekülü, 2 NADH+H+ ve toplam 4 ATP sentezlenir. Glikoliz tepkimelerinin başlangıcında tepkimeyi aktif hâle getirmek için 2 ATP kullanıldığından 1 molekül glikozdan pirüvata kadar net 2 ATP sentezlenmiş olur.
Glikoliz tepkimeleri sonunda açığa çıkan enerji ATP molekülünde tutulmaktadır. Bu tepkimeler sırasında oluşan 2 NADH+H+ molekülü ise solunumun son aşamasında ATP sentezinde rol alır.
Tags:
10.SINIF KONU ANLATIM