Homeostazinin Sağlanmasında Sinir Sistemi ve Hormonların Rolü

Organizmayı oluşturan sistemler tarafından fizyolojik faaliyetlerin düzenlenerek kararlı, dengeli bir iç çevrenin yaratılmasının homeostazi olarak tanımlandığını biliyorsunuz.
Organizmaların iç ve dış çevrelerindeki değişikliklere uyum sağlaması homeostazinin korunması ile mümkündür. Bu nedenle canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için çevresel değişikliklere karşı duyarlı olmak zorundadır. Örneğin, kan pH düzeyinde oluşan değişiklikler enzimlerin görev yapmasını engelleyeceğinden ölümle sonuçlanabilir (Kanın ortalama pH değeri 7,4’tür.). Kanda karbondioksit miktarının artması ile kan pH’si düşer. Kanın asitlik değeri artar ve omurilik soğanı uyarılır. Soluk alıp verme hızlanır ve karbondioksit vücuttan uzaklaştırılır. Vücut sıcaklığının düzenlenmesi de canlının yaşamını sürdürebilmesi için önemlidir. Bu işlevin gerçekleşmesinde ara beyinde bulunan hipotalamus rol oynar. Hipotalamus ısı düzenleyen termostat gibi çalışır. 
Ortam sıcaklığı canlının vücut sıcaklığının altında ise bir miktar ısının kaybedilmesiyle vücut sıcaklığı düşer ve hipotalamus uyarılır. Hipotalamusun uyarılması deriye kan götüren damarların daralmasını sağlayarak kan akışını azaltır. Buna bağlı olarak deri yüzeyinden ısı kaybı azalır. Ayrıca soğukta, iskelet kaslarının aşırı uyarılması ile oluşan titreme hareketi metabolik ısı üretimini artırır. Böylece vücut sıcaklığı normal düzeye yükselir.
Ortam sıcaklığının canlının vücut sıcaklığından yüksek olduğu durumlarda ya da fiziksel hareketlerin artması durumunda ise vücut sıcaklığı yükselir ve hipotalamusun uyarılması ile kan damarları genişler. Soluk alıp verme ve terleme artar. Bunun sonucunda bir miktar ısının kaybedilmesiyle vücut sıcaklığı normal düzeye iner.




Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts