Canlıları, cansız varlıklardan bir ya da birkaç özelliğine bakarak ayırt etmek zordur. Varlıkları canlı olarak nitelendirebilmek için; hücresel yapı, beslenme, solunum, boşaltım, hareket, uyarılara tepki, metabolizma, homeostazi, uyum, organizasyon, üreme, büyüme, gelişme gibi özelliklere sahip olup olmadığına bakılır. Bu özelliklere sahip olan varlıklar canlı, varlıkların canlı olma durumu ise canlılık olarak tanımlanır.
Canlıları inceleyen bilim dalı biyolojidir.
Canlı yapısını oluşturan temel bileşikler
inorganik ve organik olarak iki grupta incelenir. Su, asit, baz, tuz ve
mineraller inorganik yapılı; karbonhidrat, lipit, protein, enzim, hormon,
vitamin, nükleik asit ve ATP ise organik yapılı bileşenlerdir. İnorganik
bileşikler canlılar tarafından sentezlenemez ve dışarıdan besinlerle hazır
alınır. Organik bileşikler ise canlı vücudunda sentezlenebilir ve canlılardaki
metabolik olaylarda çok çeşitli görevler üstlenir.
Su, tüm organizmaların vücudunda en çok
bulunan bileşendir. Biyolojik yapıların oluşturulması ve yaşamsal
faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli inorganik maddelerin en
önemlisidir.
Bir çözeltinin asidik ya da bazik olması
durumu pH ile gösterilir. Farklı pH dereceleri farklı enzimlerin çalışabilmesi
için gereklidir. pH değişiklikleri enzimlerin yapısını bozar.
Asit ve bazın nötrleşme tepkimesi ile
birleşmesi sonucu tuz ve su oluşur. Hücre sitoplazmasında ve hücreler arası
sıvılarda tuzların belirli bir yoğunlukta bulunması metabolik açıdan oldukça
önemlidir. Mineraller, canlılar tarafından sentezlenemez; vücuda asitler,
bazlar, tuzlar ya da besinler yoluyla alınır. Eksikliklerinde veya
fazlalıklarında metabolik faaliyetler aksar.
Şekerler olarak bilinen karbonhidratlar;
hücrede birinci derecede enerji kaynağı olarak kullanılan, hücre zarının ve
çeperinin ayrıca nükleik asitlerle ATP’nin yapısına katılan, yapıcı, onarıcı
organik bileşiklerdir. Şekerler glikozit bağı kurarak bileşikler oluşturur.
Sakkaritler olarak da bilinen karbonhidratlar, içerdiği birim şeker molekülü
sayısına göre monosakkarit (glikoz, galaktoz, früktoz, riboz, deoksiriboz) ,
disakkarit (maltoz, sükroz, laktoz) ve polisakkarit (nişasta, glikojen, kitin,
selüloz) olarak gruplandırılır.
Lipitler; suda çözünmeyen hidrokarbonlardır.
Ancak alkol, eter gibi organik çözücülerde çözünür. Yağlar, fosfolipitler,
steroitler, mumlar ve bazı pigmentler lipitlere örnektir.
Proteinler; canlıların yapısında en fazla
bulunan organik moleküllerdir. Organizmanın gerçekleştirdiği tüm yaşamsal
faaliyetlerde görev alan proteinlerin monomerleri aminoasitlerdir. Proteinler
peptitleşme reaksiyonu sonucu meydana gelir.
Enzimler; canlı sistemlerde gerçekleşen
tepkimeleri hızlandıran biyolojik katalizörlerdir. Bu sayede biyokimyasal
reaksiyonlar, daha düşük ısıda ve çok hızlı bir şekilde gerçekleşir.
Hormonlar; belirli hücre tiplerinden
salgılanan ve hedef hücreler üzerinde düzenleyici etki gösteren, aminoasit,
protein ve steroit yapılı organik bileşiklerdir. Hormonlar; büyüme, gelişme,
üreme ve homeostaziyi sağlama gibi görevleri yerine getirdiğinden canlılık için
çok önemlidir. Az ya da çok salınması metabolik rahatsızlıklara yol açar.
Vitaminler; yaşamsal fonksiyonların yerine
getirilebilmesi için gerekli olan yardımcı organik maddelerdir. Yağda çözünen
vitaminler (A, D, E, K) ve suda çözünen vitaminler (B grubu ve C) olmak üzere
iki gruba ayrılır.
Nükleik asitler; bir hücrede gerçekleşen
madde ve enerji dönüşüm olaylarının tamamının doğrudan veya dolaylı olarak
kontrolünü sağlar. Nükleotit denilen birimlerden meydana gelir. Nükleotitler
alt alta sıralanıp fosfodiester bağı ile birbirine bağlanarak DNA veya RNA
molekülünü oluşturur.
ATP; tüm canlılarda enerji verici moleküldür.
Elde edilen enerji hücre zarından bazı maddeleri geçirme, organik madde
sentezi, hareket, sinirsel iletim, hücre bölünmesi, üreme gibi yaşamsal
faaliyetleri gerçekleştirebilmek için kullanılır.
Sağlıklı beslenme; yeterli, düzenli ve
dengeli beslenmedir. Yeterli ve dengeli beslenme tüm besin ögelerinden belirli
zamanlarda ve yeterli miktarda alınarak vücutta uygun biçimde kullanılmasıdır.
Yetersiz ve dengesiz beslenildiğinde ortaya çıkabilecek sorunlardan biri
obezitedir. Obezite; diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, karaciğer
yağlanması, kas ve iskelet rahatsızlıkları, ruhsal bozukluklar gibi kemiklerde
kireçlenme, sağlık sorunlarına neden olabilir.
Tags:
9.SINIF KONU ANLATIM